|
|
Fotoğraf sanatının 'beyaz atlı' prensi
Girit ve İstanbul'u fotoğraf karelerine sığdıran Bahaettin Rahmi Bediz ve muhalif bağlamacı Arif Sağ bu kez hayat hikayeleriyle karşımızda.
Popüler kitaplar hayatımızı işgal etti. Bundan on yıl önce bu kadar çok popüler kitap yayımlanmıyordu. Aradan zaman geçti. Şöyle bir geçmişe baktığımızda bu değişimin farkına varmak mümkün. Ancak kültürel değişimlerin dibinde hazmedilmemiş bir şeyler var. Türkiye'de kitap okurlarının bir bölümü hedefini tutturmuştur. Son dönemlerdeki bazı yazarların başarılarına, şüpheyle bakmak gerekiyor. Evrensel başarıyı yakalamanın önemini hatırlatmakta yarar var. Doğru veya yanlış, popüler olan birçok kitap, bir grubu temsil ediyor. Ülkemizde kitapların popüler gündeme damgasını vurması sürekli tartışılıyor. Bakalım, değişim arayışı içindeki kitap dünyası daha ne kadar değişecek? Bu da bir kitap modasıdır ve bu modanın da hızla değişeceği ortada. Son zamanlarda popülerlikten uzak, İstanbul ve Girit hakkında yazılmış bir fotoğraf kitabı okuyorum. Seyit Ali Ak'ın hazırladığı "Fotoğraf ve Kartpostallarıyla Girit'ten İstanbul'a Bahaettin Rahmi Bediz, Beyaz Atlı Fotoğrafçı 1875-1951" İletişim Yayınları tarafından çıkarıldı. Bahaettin Rahmi Bediz, bir dönem Türk Tarih Kurumu'nda birlikte çalıştığı Cumhuriyet tarihinin ilk arkeologlarından Prof. Dr. Hamit Zübeyr Koşay'ın da dediği gibi, "Her şeyden önce, bir 'insan-ı kamil'dir." Girit'te tanıştığı fotoğraf sanatına olan aşkı, zaman zaman hayatını idame ettirmek için başka işler yapsa da, onu hiç terk etmedi. Avrupai tarzda çalışan stüdyolar kurdu, birçok öğrenci, çırak ve usta yetiştirdi. Girit'te başladığı arkeolojik kazı fotoğrafçılığını, ilk Hitit kazılarında yetkinliğe ulaştırdı. Ama ne yazık ki iki arzusunu gerçekleştiremedi; hayalinde yaşattığı "Fotoğraf okulu"nu kuramadı ve çok önem verdiği, fotoğrafçılığın teori ve pratiğini anlattığı kitabını yayımlatamadı. Bediz'in dış çekimlerinde yaşamı estetize eden güçlü bir yapısal kurgu vardır. Büyük cam negatifler kullanarak, ahşap makinelerle yaptığı "Zaman" boyutunu aşan çekimlerde, zarif bir kurgu anlayışı öne çıkar. Yaşadığı dönemin aydın ve sanatçılarıyla yaptığı portre çalışmalarında ise, yetkin bir "Ekspresyonizm" vurgusu vardır. Çektiği her karede, sanatına karşı sorumluluğu, yaratma güdüsü, ritmi; duygu, düşünce ve düş dünyası arasında kurduğu denge dikkat çekicidir. Zamanının en "Zarif" tanıklarından biri olan "Beyaz Atlı Fotoğrafçı" Bahaettin Rahmi Bediz'in hayatını, birbirinden değerli fotoğraflar ve kartpostallar eşliğinde, Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e uzanan tarih diliminde, akıp giden bir "Foto" roman gibi okumak da mümkün. Bu hafta dikkatinizi çekmek istediğim diğer kitap da Nehir-Söyleşi Dizisi'nden çıktı. Kültür Yayınları'nın, sanat ve kültür dünyamızın önde gelen isimleriyle gerçekleştirdiği Nehir-Söyleşi dizisinin yeni yayın dönemindeki ilk konuğu, bağlama ustası Arif Sağ . Halk Müziği'nin yaşayan en büyük ozanlarından, bağlama virtüözü Arif Sağ, bu kez sazıyla değil sözüyle okurlarla buluşuyor. Şenay Kalkan'ın kaleme aldığı "Muhalif Bağlama-Arif Sağ Kitabı" başlıklı Nehir- Söyleşi, sanatçının müzikten siyasete, Alevilik'ten aşka, coşku dolu konserlerden "Madımak Oteli"ne uzanan öyküsünü konu alıyor. Arif Sağ, kitapta Şenay Kalkan'a Erzurum Aşkale'de başlayan yaşamını, İstanbul'da 'gavur' aradığı günleri, 'yaşanmamış yıllarım' dediği Arabesk dönemini, bağlamayı dünyayla buluşturduğu Köln konserini ve siyaset serüvenini olanca içtenliğiyle anlatıyor. "Muhalif Bağlama", Arif Sağ'ın yaşamına, müziğine, müzikteki arayışlarına, gelişimine, Aleviliğe ve siyasete ışık tutarken; sanatçının ilk kez yayımlanacak fotoğraflarını da içeriyor.
BURAK ELDEM'İN YENİ ROMANI Son zamanlarda medyayı oldukça meşgul eden 12 Gezegen ve Marduk'la Randevu adlı kitapların yazarı Burak Eldem'in yeni kitabı da oldukça ilginç. "Seni Tılsımlar Korur", insanlık tarihinin en eski dönemlerine ait büyük bir gizemi; beş bin yıldır varlığını koruyan acımasız bir gizli örgütü; yalnızlığı ve yabancılaşmayı; insan hücre yapısı ve DNA üzerinde çok gizli bir çalışmayı yürüten bilim adamlarını; güç ve iktidar mücadelelerini anlatan bir roman. Kitabı İnkılap Yayınları çıkarıyor. Gabriel Garcia Marquez'in satışa çıkmadan korsanı basılan kitabı "Memoria de mis Putas Tristes" (Melankolik Fahişelerimin Anıları), 2005'in Haziran ayında Can Yayınları tarafından "Benim Hüzünlü Fahişelerim"adıyla basılacak. Ayrıca Marquez'in anılarını topladığı kitap da "Yazmak için Yaşamak" başlığıyla yine Can Yayınları'nca önümüzdeki yıl yayımlanacak. Bu arada dikkatinizi çekmek istediğim bir radyo programı da var. Capital Radio'nun Morning Show programında kitap anlatılıyor olması çok hoş. Programı yapan Özgür Aksuna her sabah büyük bir kitleye sesleniyor. Program sabah 07.00'de başlıyor, 11.00'e kadar sürüyor. 99.5 frekansında Türkiye'nin her yerinde dinlenebilen, dinleyicilerine kitap setleri armağan eden Özgür Aksuna'yı takip etmenizi öneririm.
TÜYAP KİTAP FUARI Kürşat Başar, 23. İstanbul Kitap Fuarı'nda bugün saat 14.00'te kitaplarını imzalıyor. Halit Kıvanç da yarın 16.00-19.00 saatleri arasında ve 29 Ekim'de 14.00-16.00 arasında okuyucuları ile buluşuyor. Yapı Kredi Yayınları da ses getirecek kitaplar ve etkinliklerle kitapseverleri bekliyor. Fuarın onur yazarı Gülten Akın bugün saat 14.00-15.00 arasında kitaplarını imzalayacak. 31 Ekim'e kadar sürecek fuara bu yıl 375 yayınevi katılıyor.
Sayım Çınar
|