Militanlık ve yargı
Hepimiz zaman zaman 'militanca' davranabiliriz.. En mülayim insanımızın bile zıvanadan çıktığı, neredeyse 'Heyt bre mel'unlar' diye kükrediği anlar olabilir. Mesela kimisi AB için militanlaşır. Diyelim ki, siz, 'şimdiye kadar evde kalmış kız ezikliği ile değil de daha haysiyetli bir ilişki sürdürseydik AB ile geldiğimiz yer üyelik açısından bile daha ileri bir nokta olabilirdi' diye sorgulayıcı bir ifade kullandınız.. AB militanı için yafta hazırdır: -Sen nasıl Brüksel'e yan bakacak kadar kompleksli olabilirsin! Eğer militanlığınız 'AB amentüsünü şek ve şüphesiz öpüp başa koymak' dayatıyorsa iyidir, hoştur, makbuldür.. Amma ve lakin militanlığınız Türkiye'nin bölünmemesi içinse kötüdür.. Bu böyle uzar gider.. Katil sağcı ise kötüdür, solcu ise o kadar da kötü değildir.. Terör eylemcisi eğer İslamcılık iddiasındaysa korkunç bir yaratıktır, Kürt ayrılıkçısı ise değerlidir, özgürlük kahramanıdır.. Mahkum sağ görüşlüyse her türlü işkenceye müstahaktır, sol görüşlü ise derhal çıkarılması gereken bir sistem mağdurudur.. Artvin'de veya Elazığ'da yoksul insanların varlığı doğaldır, ama Diyarbakır'da veya Hakkari'de AB ölçütlerinde yaşayamayan her kişinin devlete saldırması haktır, kısacası yoksul Kürt ise acıklı bir durumdur, Kürt değilse bir sakıncası yoktur.. Kişi Rum, Ermeni, Süryani veya Yahudi ise her türlü ayırımcılık çağ dışılıktır, ama başörtülü kızların toplumdan soyutlanması çağdaş hayatın gereği ve gerçeğidir.. Hasılı ideolojik içgüdüleriyle fikir üretenlerin hakim bulunduğu medyamıza göre bazı militanlar kötüdür, bazıları ise biraz daha az kötü veya tamamen iyidirler.
*** Gerçekten bazı iyi militanlıklar var mıdır? Mesela İnsan Hakları Militanlığı.. Sağlık militanlığı.. Sigaraya karşı militanlık.. Ölüm cezasına karşı militanlık.. Töre cinayetlerine karşı militanlık.. Şu veya bu 'kötü' militanlığa karşı militanlık.. Bu işin içinden çıkmak kolay değil.. Bir yandan militanlığın olgun insana da yakışabileceği bir alan bulmakta zorlanıyorum, bir yandan da belki 'vatan savunması için' diye bir istisna yapılabileceğini, belki 'aşk militanlığı'nın yüceltilebileceğini düşündüğüm oluyor.. Fakat hemen o anda 'aşkı yüzünden militanlık' belası aklıma geliyor: -Seviyordum arkadaş, başkasına yar etmedim, öldürdüm.. Allah korusun, en küçük bir ruhsat militan yapıda olanı psikopatlık kürsüsüne çıkartabiliyor.. Militanlık, küçümsenecek bir sorun değil, korkulası bir dinamik.. Hiç beklenmedik bir anda yaşını başını almış koca koca üniversite hocaları, süslü-püslü aydınlar, militan kabalığını kariyerleri ile örtüştürebilirler.. İnsan Hakları Danışma Kurulu'nun, önceki akşam bir televizyon kanalındaki tartışmada da sorguladığım rapor üslubu, 'üst düzey militanlık' belgesi niteliğinde.. İçeriği ile 'vatan ihaneti' gibi suçlamalara dahi konu olan malum raporun bir takım vatandaşları 'paranoyak' diye nitelemesi ve aşağılaması, tescilli bir 'Militan AB'ci saldırı' örneğidir.. İsteyen kişinin şiddete başvurmamak kaydı ile canı çekiyorsa 'Bu vatanı bölmek istiyorum' diyebilme özgürlüğüne sahip bulunmasına bile isyan etmeyecek kadar 'rahat' bir 'bölünme karşıtı' olarak ülkeme güvenimi koruyor ve soruyorum: -Benim gibi iyimser olmayan ve kaygılarını abartan kişiye İnsan Hakları Danışma Kurulu adına rapor yazanlar tarafından 'paranoyak' diye hakaret edilmesi, daha işin alfabesinde saçmaladığımızı belgelemiyor mu? İnsan Hakları Danışma Kurulu'nun hükümetçe de 'mide bulandırıcı' bulunan raporu doğrudan insan hakkı ihlali içeriyor.. Ne hoş ama değil mi; İnsan Hakları Danışma Kurulu'ndan insan hakları ihlali! Galiba 'her militanlık kaçınılmaz biçimde insan hakları ihlali doğurabilir' dersek haksız olmayız.. Ne var ki, örneklediğimiz bu militanlık türlerine rahmet okutturan bir başka militanlıkla da tanıştık.. O da Yargıtay adına yayınlanan bildiri ile çağımız için yeni bir 'tarih düşürme' örneği teşkil etti.. Halbuki insanoğlu için hiçbir militanlık türü yargıcınki kadar tehlikeli olamaz.. Ne Şaron'unki, ne Ladin'inki! Bir Adalet kurumunun, kendisine yönelik eleştiri ve kınamalara militanca üslupla tepki koyması, Türkiye'de yargı erkinin şimdiye kadar gördüğü en ağır saldırıdır.. Topluma 'Hımm, bu kadar kızdıklarına göre haklarındaki yakınmalardan çok gocunmuşlar' dedirten militanca bir yargıç öfkesi, yargının yargıya yapabileceği en büyük kötülüktür..
|