Alo, sevgilim
Aslında herhangi bir şeyin değerini ve önemini, onun yokluğunda hissedilen boşluk tanımlıyor. Bir şeyin ve birinin önemi, yokluğunda çok daha belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor. Değerini ve önemini ölçmek istediğinizin yokluğunu bir tahayyül edin. Kimler ya da neler hayatınızdan çıksaydı geride nasıl bir boşluk kalırdı.
*** Size bugün varlığı çok doğal gelen telefonu düşünün mesela. Dünyanın tüm bölgelerinde ellerinde cep telefonlarıyla günlük yaşamlarını idame ettiren milyarlarca insan... Ya telefon olmasaydı? Zamanın çok ağır aktığı, kısa mesafeler için güvercinlerden medet umulduğu, insanların birbirlerinden bekledikleri haberlerin çok uzaklardan ve çok yavaş geldiği bir dünya... Çehov piyesleri gibi yaşamaya devam ederdik...
*** Acaba dünya üzerinde bir günde kaç telefon konuşması yapılıyor? Telefon olmadığı döneme kıyasla insanlar arasındaki ilişkilerde neler, nasıl değişti? Kaç kişi günde birbirine kaç defa "alo" diyor?
*** Alo... Alo... Alo... Emin değilim ama İtalya'nın dışında tüm dünya telefon açılınca "alo" diyor galiba... İtalyanlar ise "pronto" demekte... Hiç, neden "alo" dediğimizi düşündünüz mü? Ben de düşünmemiştim ve neden dendiğini de bilmiyordum... Geçen gün, Onur Air Havayolları'nın yolcuları için çıkardığı aylık "On Air" adlı dergiyi karıştırırken, "Telefonda neden alo deriz?" başlıklı bir kutucuk gördüm. Şunlar yazılıydı: "Alo, telefonu keşfeden Graham Bell'in sevgilisinin adının baş harflerinden oluşan bir kısaltma: Allessandra Lolita Oswaldo. Bell, keşfini yapar yapmaz, ilk telefon hattını sevgilisinin evine çekmiş. Kendisini bir başkasının araması mümkün olmadığından, telefonu her açtığında 'alo' dermiş. Gerçi onlar ayrılmışlar ama bu büyük aşkın anısına bugün milyonlar her gün bu iki heceyle telefonda konuşuyor."
*** Allessandra Lolita Oswaldo... Alexander Graham Bell telefonu otuz yaşına varmadan keşfediyor... Telefon patentini, 7 Mart 1876 tarihinde alıyor. Patent belgesinde, Bell'in buluşu da tanımlanmakta: "Ağızdan çıkan seslere ya da başka seslere eşlik eden hava titreşimlerine benzeyen elektrik titreşimleri yaratarak, ağızdan çıkan sesleri ya da başka sesleri telgrafik olarak iletmeye yönelik bir yöntem ve aygıt." Patentte tanım böyle ama "alo"nun nasıl doğduğuna bakılırsa, Bell bunu öncelikle sevgilisine aşkını ifade etmek için kullanmış... Mamafih, Bell'in ansiklopedilerdeki yaşam öyküsünde Allessandra Lolita Oswaldo yok... Tam otuz yaşına bastığında, kendinden on yaş küçük olan Mabel Hubbard ile evlenmesi var...
*** Graham Bell, tüm yaşamını sağırların yaşama katılımına yardım etmek için harcamış... Sadece Bell mi? Babası da ailesi de... Konuşma düzeltimi ve hitabet sanatı ailenin temel işlevi olmuş... Babasının "standart hatip" kitabı nerdeyse klasikleşmiş ve iki yüz kez basılmış... Zaten Graham Bell'i de bu alana ailenin bu konulardaki eğilimi itmiş. Telefonu da o sayede bulmuş, sağırların sorunlarına getirdiği köklü değişimleri de...
*** İnsanlık, yaşamı çok kolaylaştıran çözümlere o kadar çabuk alışıyor ki o noktaya gelinene kadar geçilen aşamaları unutuveriyor. Unutmayı bırakın, böyle bir soruyu sormuyor bile... Telefonsuz bir yaşam kimbilir nasıl olurdu. Günde kaç kez "alo" dediğinize, bir kerelik de olsa dikkat edin. Graham Bell'i anımsayın. Eğer onu anımsarsanız, ilk telefon denemesini sevgilisinin evine çektiği hatta yaptığını, sevgilisinin adının da Allessandra Lolita Oswaldo, kısaca "ALO" olduğunu düşünün. Her "alo" kelimesi büyük bir mucidin sevgisinin yeniden seslendirildiği bir simge aslında... "Alo sevgilim, seni seviyorum, Graham Bell de Alo'yu seviyordu."
|