Uğur Yücel beni dövdü!
Perşembe öğleden sonra Efsane'yi aradım: - Akşam Yazı Tura'nın galası var, gidelim mi? - O neymiş? - Hani Uğur Yücel'in filmi var ya, o işte. Bizim gazete (Yeni Asır) sponsor galaya. - Nerede olacak bu gala? - Konak Pier. - Tamam olur, bir vapura atlar gelirim ben. Ayıptır söylemesi, İzmir'de randevulaşmak, ulaşımın kolaylığı sayesinde işte bu kadar kolay oluyor. En uzak mesafeyi katetme süreniz en fazla 20 dakika. Bostanlı'dan atla vapura, geç 15 dakikada Konak'a. Canım İzmirim. Kendi halinde, sakin güzelim... Neyse işte Efsuş'la buluştuk ve kokteylin sonunda tam filmin başlamasına yakın, kalabalığın içine daldık. Karşımda Olgun (Şimşek). Pek özleşmişiz, bir sarmaştık o kadar olur. Arkadaşlığın böylesini seviyorum işte ben. Her an her saniye diz dize dip dibe olmaya lüzum yok. Elde telefon, attığın her adımı rapor etmene de. Aynı şehirde yaşamana da. Uzun zaman birbirini aramasan sormasan da, daha karşılaştığın ilk anda, sanki dün berabermişsizin gibi muhabbete, 'muhabbetle', kaldığın yerden devam edeceksin. Hem 'çok muhabbet tez ayrılık' olmaz böylece. İkinci bir neyse.. Girdik filme. Film bitti ve çıktık. - Efsuş.. Bizi içeride kim dövdü? - Valla, birileri sağlı sollu çaktı ama?? Dışarıya attık kendimizi. Ilık İzmir akşamına. Ama üşüyoruz. İçimiz titriyor hatta. "Sinir titremesi bu" diyor Efsuş. Ne de olsa psikolog. Anlıyor bu işlerden. Yazı Tura o kadar iç kanırtan, o kadar hüzünlü, o kadar hırçın aynı zamanda o kadar naif ve en önemlisi o kadar "gerçek" bir film olmuş ki. Yorumsuz, çıplak gerçek. İnsanın sinirini bozacak kadar "gerçek". İşte bu özelliği insana, filmi izledikten sonra, ringe çıkıp knock-out olmuş boksör hissi veriyor. Çok farklı, çok etkileyici bir film yapmış Uğur Yücel. Olgun Şimşek, Kenan İmirzalıoğlu ve diğer tüm oyuncular da, amatörü- profesyoneli, her karenin hakkını vermiş. Çok garip ama; filmi çok mu beğendim? Bilmem. Filmi bir kez daha izler miyim? Hayır. Peki filmi tavsiye eder miyim? Kesinlikle evet. İşte böyle kafamı karıştırdı Uğur Yücel. Film sırasında yediğim darbeler travmaya sebep oldu sanırım. Zaten kafası yeteri kadar karışık bir kadınım!
Müjde! Ben müjdeyi hafta içi İzmirliler'e (Yeni Asır'da) verdim. Şimdi sıra bir şekilde yolu buralardan uzağa düşmüş olanlara. İki hafta önce söz etmiştim ya, yelkene başlayacağım diye. Başladım. Ve ne oldu bilin bakalım? Daha ilk günden, İzmir Körfezi'nin ortasında kocaman, kamyon tekerleği gibi bir su kaplumbağasına rastladım. İnanılmaz ama gerçek. Körfez canlanıyor. Körfez'de yaşam yeniden başlıyor. Bu suların üzerinde artık, yediklerimizden geriye kalanlar değil, yüzmesi gereken canlı organizmalar yüzüyor. Öyle mutluyum ki. Ancak bir süre bile olsa İzmir'de yaşamış olanlar beni anlayabilir. Hepsine sözüm: Müjdemi isterim!
|