|
|
|
|
|
|
Dürüstlüğün dozunu ayarla eski sevgilini yenisine anlatma
Dürüst olmak önemli ama söz konusu ikili ilişkiler olunca, işin bir de farklı yönü var. Uzmanlar, eski sevgililerle yaşananların detaylı olarak yeni sevgiliye ya da eşe anlatılmasını doğru bulmuyor. Çünkü bu durum, güzel giden bir birlikteliği zaman içinde kâbusa çevirebiliyor.
Hayatta yaptığımız küçük hatalar bazen tüm yaşamımızı etkileyebilir. Pskiyatrist Özkan Pektaş kendisine gelen Bayan C. adını verdiğimiz hastasının evlilik öncesi yaşadığı ilişkisinin, evliliği üzerinde nasıl bir travma yarattığını seans notlarıyla anlatıyor. Dr. Pektaş, aynı zamanda uyarıyor: "Dürüstlük adına eski ilişkilerinizi eşinizle detaylı olarak paylaşmayın."
1. Seans: Kendini suçladı Bayan C Oturur oturmaz yere bakarak konuşmaya başladı. "Ben çok günahkâr bir kadınım. Devamlı yanlışlar yapan, kendini kötülüklere sürükleyen, doğruları bulamayan, lanetli birisiyim. Beni kurtarın lütfen. Çocuklarıma doğru anne, kocama iyi bir kadın olayım lütfen". Baştan aşağı gri giyinmişti. Bluzu bol ve hava sıcak olmasına karşın uzun kolluydu, eteği bileklerine değmek üzereydi. "Ne tip bir günah işlediğinizi düşünüyorsunuz?" diye sordum. "Ben eşimden önce bir kez nişanlandım. O sorun olmadı. Ancak ondan önce iki yıllık birlikteliğim oldu, hiç hak etmeyen bir adama bağlandım. Onunla ilişkim evliliğim boyunca peşimi bırakmadı" dedi. "İlişkiniz sürüyor mu?" diye sordum. "Hayır, evlenmeden çok önce bitmişti. On - on beş yıldır kendisini hiç görmüyorum. Ben on yıllık evliyim. İki çocuğum var ama onunla yaşadıklarım beni günahlara boğdu" dedi. "Eşiniz bunu yeni mi öğrendi?" diye sordum. "Hayır" yanıtını verdi, evlenmeden çok önce birbirlerine daha önceki ilişkilerini sormuşlardı. O sırada dürüst olmayı düşündüğü için iki yıl süren bu ilişkisini anlatmıştı. Psikiyatriste gelip suçlarını anlatmasını Bay C istemişti.
Psikiyatrist notu: Eşi Bayan C üzerinde bu olayın depresyona neden olmasını sağlamıştı. Eşinin ezici baskısı, on yıl içinde giderek artan bir tempoda devam ettiği için ciddi bir depresyonun yaşanmasına neden olmuştu. Bir hakem arayışı nedeniyle, eşini psikiyatriste getirip, 'senin büyük sorunların var' duygusunu vermek istiyordu. Evliliklerinde olmayan bir aldatma sendromu yaratmıştı. Yaşadıklarının suç olmadığını, ancak bunu eşine söylemeden terapilere devam etmesini tavsiye ettim. Antidepresan (depresyon ilacı) verip, görüşmelerin devam etmesi gerektiğini söyledim.
2. Seans: Daha sakindi Üç hafta sonra geldiğinde antidepresanlar nedeniyle daha sakindi. "Eşim benim evlendiğimde bakire olmadığımı geçen yıl aileme de anlattı. Onlar da beni suçladılar" diye başladı yaşadıklarını anlatmaya. Çocukları bilmiyordu, ancak Bayan C onların öğrenmesinden çok korkuyordu. "Yaşadığınız ilişkinin detaylarını eşiniz nasıl öğrendi?" diye sordum. "Birbirimize her şeyi anlatırken o çok soru sordu. Bu kadar büyük sorun olacağını hiç düşünmeden anlattım" dedi. "Yaşadıklarınızın neden hata olduğunu düşünüyorsunuz?" diye sordum. "Çünkü ben evli bir kadınım" yanıtını verdi. Daha önce yaşadığı ilişkiyi zina olarak algılıyordu. "Eşim zaman zaman bu olaya katlanamıyor, o zaman bana saldırıyor" dedi. Şiddetin boyutu giderek artıyordu. Sonunda yüzünde ve vücudunda büyük darbeler oluşunca, eşi artık doktora gitmesi gerektiğini söyleyerek, bu suçtan arınmasını istemişti. Yaşadıklarının hata olmadığını, evliliği öncesi yaşanmış şeylerin bugüne taşınmasının eşinin psikolojik sorunlarından kaynaklandığını söyledim. Yaşadıklarını pek çok kadının yaşadığını, ancak hepsinde böyle sonuçların ortaya çıkmadığını söyledim. Antidepresanlara devam etmesini istedim. Bu sırada gelecek seansta eşiyle konuşmam gerektiğini, bu seansta konuşulanların aramızda kalmasını istedim.
3. Seans: Hayal kırıklığı Eşi terapiyi kabul etmedi.
4. Seans: Boşanma kararı Bayan C antidepresanların etkisiyle daha sağlıklı düşünmeye başladı. Eşinden boşanmaya karar verdi.
Esra TÜZÜN
|
|
|
|
|
|
|
|
|