|
|
Çocuk korkuları
Korku her yaşta görülen, insanları uyaran ve kendilerini korumalarını sağlayan mekanizmalardan biridir. Görünen, görünmeyen, bilinmeyen şeylere karşı hissedilebilir. Eğer yaşamı sürdürmeyi zorlaştırmaya, yapılması gerekenleri engellemeye başlamışsa sorun haline gelmiş demektir. Gelişimsel olarak, her dönemin kendine özgü korkuları vardır. Genellikle bilinmeyen, tanınmayan ve yeni olan şeyler korku yaratır. Bu nedenle küçük yaşlarda, korkular daha fazladır.
KORKULARI YAŞAYARAK VE ÖĞRENEREK BÜYÜMEK Bebeklik döneminde korkular çok fazladır. Acıkması, susaması, ortamın değişmesi, değişik bir yüz, ıslaklık gibi doğal olaylar bile bebeklerde korku yaratabilir. Bu doğal olaylar tanındıkça ve gereksinimler karşılandıkça korkular da azalır. 12-36 aylık dönemlerde bu korkular değişir. Her türlü yüksek ses, elektrikli aletlerin çalışmaları, gök gürültüsü ve gölge gibi tanımadığı yansımalardan korkan bir çocuğumuz olur. Ona bunlardan korkmamasını söylemek sorunu çözmez. Tanıdıkça, anladıkça bu korkular azalır. Üç yaşa gelen çocuğun hayal dünyasının artmasıyla, korkuları da artar. Öcüler, canavarlar, hırsız, dilenci, karanlık ve yalnız kalma, terk edilme endişesi, en bilinen korkulardır. Karanlıkta havalanan bir perdeden, korkunç öcüler ve canavarlar yaratan çocuklar, sadece gelişim dönemlerini yaşamaktadır. Eğer o korkuları desteklemezsek, sorun haline gelmez ve gelişimle geçer. Ama çocuğu kontrol etme adına bu korkuları destekler, onları devamlı tehdit unsuru olarak kullanırsak, çocuğunda bizimde yardıma ihtiyacımız var demektir. Oysa onlar korkularını yaşayarak tanıyacak,öğrenecek ve büyüyeceklerdir.
BENİ ÜZERSEN ALIP BAŞIMI GİDERİM! "Yaramazlık yaparsan öcü gelecek", "Oraya git de dilenciler seni kaçırsın", "Yemeğini yemezsen seni canavarlara veririm..." Bunlar kolay kullandığımız cümlelerdir. Disiplin sağlama adına, çocuğa isteklerimizi yaptırma uğruna korkak bir çocuk ve erişkin yetiştirip, sonra da yaptığımızın farkında olmadan yakınırız. Beklemekten sıkılmış ve söylenen çocuğa "Bak doktor teyze kızdı, şimdi iğne yapacak sana!" dedikten sonra, çocuğun doktordan ve iğneden korkmasını garipsemek, içeride sakince muayene olup, doktorunu sevmesini ummak hayalciliktir. Daha kötüsü, 6 aylıktan sonra başlayan ve gittikçe azalan anne babadan ayrı kalma korkusunu, ayrılık kaygısını desteklemek, "Beni üzersen alıp başımı giderim" diyerek çocuğumuza bizi yitirme korkusu verdikten sonra, bizsiz hiçbir şey yapmadığından, uyumadığından, okula gitmediğinden yakınmaktır. Ama belki de en korkuncu, istediğimizi yapmadığı, uslu durmadığı zaman onu sevmeyeceğimizi söylemek, çocuğumuzu sevgimizi yitirme korkusuyla terbiye etmeye çalışmaktır.
***
Gördüğünüz gibi, 'korkak çocuk' yetiştirmek çok zor değil. Eğer bunu istemiyorsak, daha cesur çocuklar özlüyorsak, önce bizim korkularımızdan arınmamız, tüm bunlara gerek duymadan disiplin verecek kadar yeterli olduğumuza inanmamız gerekiyor.
|