|
Olimpiyatların altın kadınları
|
|
Bu kez hayalimiz gerçekleşti. 5 Olimpiyat, 3 dünya rekoru kırarak Atina'da spor tarihine yeni bir sayfa açan ve asırlık hasreti dindiren Nurcan Taylan, başarısıyla diğer sporculara da örnek olacak.
Orada olmayı ve bir hanım elinin, haltere hükmedişini; kadınlarda ilk altın madalyayı Türkiye'nin göğsüne asmasını görmek isterdim. Nice şampiyonluğa gazeteci ve yönetici olarak tanık oldum. 40 küsur yıldır gördüğüm ve yazdığım hep yabancılardı. Olimpiyatların şampiyonluk kürsüsünde bir Türk kadınını görmek bizim için belki de gerçekleşmeyecek bir hayaldi. 5 Olimpiyat, 3 dünya rekoruyla Atina'da spor tarihine yeni bir sayfa açan, asırlık hasreti dindiren Nurcan Taylan, şüphesiz diğerlerine örnek olacak. Çocuklarımız "Ben oradaydım" diyebilecek. Antik Olimpiyatlar'ın şampiyonlarının ödülü başa takılan "taç" gibi yabani zeytin dalı ve 100 amfora dolusu zeytinyağıydı. Ancak kadınların olimpiyatlara katılması yasaktı. Bu yasak modern oyunları da etkilemiş ve kadınlar ilk kez 2. Olimpiyatlar'da yer almıştı. (1900 Paris) Bin 225 sporcunun sadece 19'u bayandı. Modern oyunların ilk kadın şampiyonu unvanını İngiliz Charlotte Cooper almıştı. Cooper, 5 kez Wimbledon kazanmış bir tenisçiydi. Olimpiyatların öncü ismi Bvron de Coubertin'in, kadınların oyunlarda yer almasına karşı olduğu bilinir. Coubertin Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nden ayrılmış ve şeref başkanı olmuştu. Onun ayrılmasından sonra Amsterdam'da kadınların 5 dalda yarışması onaylanmıştı. Kendilerine sporda eşit davranılmadığını ve uluslararası alanda yarışma hakkına sahip olduklarını öne süren kadınlar, "Federation Sportive International Feminine" örgütünde birleşmişlerdi. Örgüt Paris (1922) ve Göteburg (1926) düzenlemeleriyle sadece kadınlara yarış alanı açacak, adını Olympics koyacaktı. Kadınların 1928 Amsterdam yarışmalarına renk getirdiği görülmüştü. Ama istenmeyen sahneler de vardı. Kadın sporcuların yarış sonrası birbirlerini öpmesi gibi... Tutucu çevreler sevinç öpüşmelerini yadırgıyordu. Kadın karşıtları "bedensel" bir görüşe sahip çıkacaklar, bayanların 200 metreden uzun mesafede koşmasına izin vermeyeceklerdi. Bu yasak 32 yıl sürecekti. Sonrasında kadın güreşecek, maraton koşacak ve halter kaldıracaktı. Didrikson, 1932 Olimpiyatları'nda sadece Los Angeles'ın değil, oyunların unutulmaz ismi olmuştu. O, sadece atlet değildi. Çok başarılı bir basketbolcu olarak tanınıyordu. 17 kez ABD Golf Şampiyonluğu'nu elde etmişti. 80 metre engelli koşu ve mızrak atmada altın, yüksek atlamada ise gümüş madalya kazanmıştı. 150 dakikada 3 madalya kazanan Didrikson, ne yazık ki 3 kanser ameliyatı geçirecek ve 42 yaşında Azrail'e yenilecekti. Helen Madison, 19 yaşındaydı ve yüzme müsabakalarında 16 rekora sahip olmuştu. 100 ve 400 metre serbestte olimpiyat ve dünya rekorlarını 2 altınla süslemişti. 1936'da Hendriko Mastenbroek fırtınası esmişti. Hollandalı yüzücü 3 altın ve bir gümüşle oyunlara adını yazdırmıştı. Amerikalı Helen Stephens da 100 ve 200 metre ile 4x100 bayrak yarışında 3 altın madalya elde etmişti. Hayat, en hızlı ve en başarılı olsa da bazıları için acımasızdı. Ve madalyalar mutluluğa yetmiyordu. Yüzücü alkışlarla çıktığı zirveden, sefalet içinde bir hizmetçi olarak düşüyordu. Küçük Fanny yani Blankers denince biraz durmak gerekiyor. Sadece 1948'in değil, bütün zamanların "Uçan Hollandalı"sı atletizmde 4 altın madalya sahibi olmuştu. Rakipleri "İyi ki diğer branşlarda yarışmadı" diyordu. Bazıları da "aşkla" yarışıyordu. Erkek "Çek Lokomotifi" Zatopek'ti. Kadın ise Daha Zatopekova. Karı koca madalyalara el koymuş ve sevgileri kadar rekorları da büyütmüşlerdi. (Helsinki 1952) Çekiç atmanın Amerikalı yıldızı Hal Connely ile disk atmada şampiyon olan Çek Olga, 1956 Olimpiyatları'ndan bir yıl sonra evlenecekler ve şahitleri Zatopekler olacaktı. Hiçbir siyah onun kadar güzel olamaz ve sporu böylesine beyazlatamazdı. Wilma Rudolph 100 ve 200 metreler ile 4x100 bayrak yarışının en hızlısı olmuş, 1964'te "kimin kadın, kimin erkek" olduğu gündeme gelmişti. Polonyalı atlet Eva Klobukovasa bir yarışmada testten geçirilecek ve olimpiyatlara katılması yasaklanacaktı. Eva erkek çıkmıştı. Jimnastik, atletizm ve yüzmede nice kraliçeler görmüştü olimpiyatlar. Nadia Comaneci, Olga Korbut, Shane Gould, Reneta Stacher, Vera Caslavka, Kornelia Ender, Mary Decker olimpiyatlarda bazı satırbaşlarıydı.
NURCAN'IN DEDELERİ Halterin bugünlere gelmesinde şüphesiz öncü isimlerin büyük payı var. Gülleci Cemal (Erçman) olimpiyatlara ilk katılan haltercimizdi. (1924 ve 1928) Sonraki yıllarda Sadık Pekünlü (1964), Salih Suvar (1972), İsmail Bayram, Mehmet Suvar, Osman Mert, Yusuf Dalgınlı, Hasan Has, Levent Erdoğan ve Mehmet Altun, olimpiyata katılan ilkler oldular. Kadınlarımız ise olimpiyatlara ilk kez eskrimde Suat Aşeni ve Halet Çambel ile katıldılar. (1936) 1948'de Üner Teoman'ı 1968 oyunlarında Canel Konvur, Aycan Önel ve Gül Çiray izledi. Özden Ezinler (eskrim), Semra Aksu (atletizm) 1972 ve 1984'ün sporcularıydı. Zeynep Oka (atıcılık), Elif ve Huriye Ekşi, Selda Ünsal (okçuluk), Hülya Şenyurt ve Derya Çalışkan (judo), Arzu Tan, Ayşegül Engin (tekvando) olimpik alanda yarıştılar. Arzu Tan 1992'de bronz, Ayşegül Ergin ise gümüş madalya kazanarak bir ilki gerçekleştirdiler.
|