Irak'la işimiz zor

Türkiye'nin iki komşusuyla ilişkileri hiçbir zaman kesintisiz bir şekilde ve işin mantığına uygun olarak gerçekleşmedi. Son kertede ise Türkiye'nin işbirliğini geliştirmek istediği İran'ın kafası, Irak'ın ise içi karışık. Kısa vadede düzelecek gibi görünmüyor. Özellikle Amerika'nın Orta Doğu'da işleri iyice çığırından çıkaran varlığı sebebiyle uzun yıllar böylesine kasvetli günler yaşayacağımız öngörüsünde bulunmak zor değil.
Yıllarca etrafına kuşkuyla bakan Türkiye'nin çevresindeki karşılıklar için hazır olmadığı ortada. Irak'a kamyonla yapılan ticari seferlerin ne tarz riskler içerdiğini taşımacılık işine azcık bulaşanlar bilecektir. Mayıs ayında Merkez Dergi bünyesinde yayınlanan aylık ulaşım dergisi Transport'un kapağında 'Irak'a kelle koltukta taşıma' dosya halinde etraflıca incelenerek 3 ay öncesinden bu günlere dikkat çekilmişti. O günden bu yana ilgili çevrelerde değişen bir şey olmadı. Özellikle, ABD'ye ait yüklerin Türk tescilli araçlar tarafından taşınmasının büyük risk oluşturmasına rağmen.
Maalesef, Türkiye TIR ve kamyon çöplüğüne dönmesine rağmen yıllardır bu sektöre çeki düzen verecek mevzuatlar hazırlanmadı. İçeride başıboş bir taşımacılık yapılırken, dışarıya yönelik seferlerde ise derneklerin kavgası daha ön planda oldu. Irak'ta bir Türk'ün hayatını kaybetmesiyle gündeme gelen içerdeki tartışmaya bu sebeple makul bir anlayışla bakmak söz konusu değil.
Uluslararası Nakliyeciler Derneği'nin (UND), Irak'taki ABD birliklerine mal ve hizmet taşımayı durdurma kararına, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Oğuz Satıcı ve Ro-Ro Gemi İşletmecileri ve Kombine Taşımacılar Derneği (RODER) Başkanı Saffet Ulusoy'un çıkışları yerinde bir tepki değil. Bu beylerden birisi öncelikle böyle bir açıklama yapmış olsaydı, tartışma dahi söz konusu olmazdı. Bu sebeple bu tartışmayı geçelim. UND'nin çıkışıyla dünyaya gerekli mesajın ulaştığı ortada. Irak'ı karıştıran ABD sağlıklı lojistik destek almak istiyorsa, güvenliği de sağlamalıdır. Irak'a sefer yapan şirketler, mal sevk eden firmalar, küçücük paralar için şoförlerin hayatlarıyla kumar oynamak yerine, daha güvenli bir sistemi, taşımacılık anlayışını benimsemek zorunda. Riskli bir bölge için ne gerekiyorsa, sigorta, ek güvenlik önlemi vesaire almalıdırlar.
Türkiye üzerinden Irak'a günde ortalama 2 bin kamyonun giriş yaptığı dikkate alınırsa, Türkiye için ciddi bir ticari olay olduğu ortada. Fakat, aynı yaklaşımla ABD ve Irak cephesinden de bu taşımcılık hadisesine bakılması gerekir.
Türkiye'nin Ürdün ve Kuveyt'ten daha güvenli ve avantajlı ulaşım kolaylığını güvenlik önlemleriyle perçinleştirmek, trafiğin ağırlıkla bu tarafa kaymasını da sağlayabilir. Ancak, derneklere ve şirketlere düşen görevler de var.
Sınır çıkışlarının kontrollü olması ve Irak'a yönelik taşımacılık faaliyetlerinin günlük gelişmelere ve bölgelere göre rapor edilmesi gerekir. Bunun içinde birden fazla dernek ortaya çıkıp kafa bulandırmamalı ya da ortak açıklama yapmalılar. Sıkıntılı dönemlerde gövde gösterisi işe yaramıyor.