|
|
Mars'ta hayat var!
Hangi diziler beni sarıyor, biliyor musunuz? Neyini beğendiğimi anlamadığım, ama ekrandan ılık ılık yüreğime doğru akanlar... atv'deki "Mars Kapıdan Baktırır" da işte bu sınıfa girenlerden. Dizi daha ilk birkaç dakikasında beni sarıp, sarmalayıverdi. Farkında mısınız? Büyük kentler bir arada ama yapayalnız yürüyen, "yaşayan ölüler diyarına" dönmüş durumda. İlişkiler uzun soluklu olamıyor. Aldanmak ve aldatmak sözde aşkların "olmazsa olmaz" ı haline gelmiş. Son 10 yılda boşanmaların inanılmaz bir şekilde artması, kent yaşamının kalpleri nasıl yorduğunun, eskittiğinin en açık ifadesi... Durum böyle olunca bu "kırık kalpler ormanından" çıkan öyküler de ister istemez "yardımcı oyuncularını" yani ekran başındakileri senaryonun içine alıveriyor. Ece Yörenç öyküyü öyle gerçekçi kaleme almış ki, insan dizi değil de bir reality show programı izliyormuş hissine kapılıyor. Tabii bunda Zerrin Tekindor ve Sumru Yavrucuk'un müthiş oyunculuğunun da payı var. Bir zamanlar CNBCe'deki "Ally MacBeal"da kendilerini bulan yalnız kent kadınları şimdi çok daha "kendilerinden" olan "Yıldız" ve "Sedef" bağırlarına basacaklardır diye düşünüyorum. Erkek izleyicilerin ise "Süha" da kendilerine dair pek çok şey bulmanın "rahatsızlığına" kapılacaklarını ama yine de ders notları çıkartacaklarını umuyorum. Dizinin tek handikapı ise şehir efsanelerinin anlatıldığı ve büyük ilgi gören gizemli programların karşısında yer alması. Sihrin bir kez daha gerçeği görünmez kılmasına şahit olmak ne acı...
|