Araştırın şu işi!
Kimine göre Türkiye'nin en büyük kara deliği ilaç sektöründe yaşanıyor. Roche olayı, sektörü masaya yatırmak için iyi bir fırsat. Bu fırsatı heba etmemek lazım. Ortalarda dolaşan belgelere göre, hemen hemen aynı tarihlerde Roche firmasına ait NeoRecormon adlı kanser ilacını üç ayrı fiyattan satılıyor.En pahalı fiyat hep SSK hastanelerine veriliyor. (Gerek Roche ve gerekse Beşer Ecza Deposu, gazetelerde yayınlanan belgelerin yanlış okunduğu ve maksatlı yorumlandığını ileri sürüyor) Kafama takılan bazı sorular şöyle: 1)Gerçekten, en büyük alıcı olmasına rağmen SSK herkesten daha yüksek fiyattan mı ilaç alıyor? Buna "evet" veya "hayır" diyecek bir merci yok mu? 2) Türk-İş Başkanı Salih Kılıç hatırlattı: 2002 yılına kadar SSK kurumu İstanbul'da Merkezi Bilgi İşlem merkezi kanalıyla ilaç alımı yapıyordu. 2003 yılında Kamu İhale Kanunu bahane edilerek bu merkez fesh edildi ve 7 ayrı bölge oluşturuldu. Ecza depolarının bu ihalelere girmesinin yolu açıldı. Kılıç'ın iddiasına göre, SSK'nın artık bilgi bankası yok. Yani kontrolü elinden kaçırdı. Doğru mu? 3) Çok merak ediyorum. Türkiye'de onlarca özel hastane var. Acaba birileri, özel hastanelerin örneğin Neorecorman adlı kanser ilacına ödedikleri fatura ile SSK'nın ödediği fiyatı karşılaştıracak mı? Sizce kimin lehine bir fark vardır? 4)İddiaya göre Roche firmasının ürettiği adı geçen kanser ilacı, Beşer Ecza Deposuna 88 milyona, Başkent Üniversitesi'ne 173 milyon liraya, Aydın SSK Hastanesi'ne ise 230 milyon liraya satılıyor. Eğer Roche bu denli büyük iskonto ile çalışabiliyorsa, nasıl oluyor da ilaç Sağlık Bakanlığı tarafından 230 milyon liraya tescil ettirebiliyor? Bu bilgi yanlış ise, bunun yanlış olduğunu söylemesi gereken merciler neden sessiz kalıyor? 5) Yeni ilaç kararnamesi, bir ilacın fiyatının nasıl tescil edileceğini belirlemiş durumda. Buna göre tescil edilecek ilacın Portekiz, İspanya, Fransa, İtalya ve Yunanistan'daki fiyatları bulunuyor. En ucuz fiyat baz olarak kabul ediliyor. Eğer bu ülkelerdeki fiyat, Türkiye'de uygulanan mevcut fiyatın altında ise, fiyatlar en ucuz ülke seviyesine indiriliyor. Tersi durumda ise yuvarlama yapılmıyor, Türkiye'deki fiyat geçerli sayılıyor. Taban fiyat (Yüzde 9 toptancı, yüzde 25 eczacı kârı olarak belirleniyor) yüzde 34 brüt kâr marjı ile bulunuyor. Büyük firmalar toplu satış yaptığında bu kâr marjlarından (arada depo kullanmadığı zaman) iskonto ederek daha düşük fiyat verebiliyor. Bu sistem doğru çalışıyor mu? Bunun da netleşmesinde fayda var 6)Kendinizi bir ecza deposuna yakın bir yönetici yerine koyun. Açılan büyük bir ihaleye firmanızın katılması durumunda 66 lira maliyetli olan ve referans fiyatı 100 lira olan bir ilacı (yüzde 20 iskonto ile) 80 liraya satabilirsiniz. Bu durumda ilaç başına brüt 8 lira kazanırsınız. Ama bunun yerine tekel konumunda olduğunuz ilacı tek bir depoya 70'e satar, o firmada mevcut ihaleye 100 liradan girerse durum değişir. Ana firma brüt 4 lira kazanırken, ecza deposu da brüt 30 lira kazanır. Yani bir ecza deposu için en iyi şey, sadece kendisi ile çalışan ana firmadır. Bir yönetici için en şaibeli nokta ise tek bir ecza deposu ile çalışmasıdır. Roche olayının kahramanları bu noktanın altını çiziyor. 7) Ayrıca Türkiye'nin kurumlar vergisi rekormenleri incelendiğinde 100 yıl sırada sadece 6 tane ilaç sektöründe faaliyet gösteren firma var. Bunların 5'i ecza deposu. Bu işte bir anormallik yok mu? Uluslararası dev firmalar ve pek çok yerli üretici nerdeyse zararına çalışıyor. Bu olacak iş mi?
|