|
|
|
|
|
Dikiz aynasına bakıp yola devam edemem
|
|
Tamer Karadağlı kırgın. Bir hata yaptığını kabul ediyor ama yaptığı hatanın tüm diğer doğrularını silmesinin mümkün olmadığını söylüyor Karıkoca sorunları çözeceklerini söyleyen Tamer: 'Pişman olacak şeyler yaptım ama dikiz aynasına bakarak yola devam edemem' diyor.
Tamer Karadağlı şaşkın ve kırgın. Onu en çok şaşırtıp kıran şey bir kişinin bile çıkıp da; "Hırsızın hiç mi suçu yok?" demeyişi. Şantajcıya pirim, bundan sonraki olayları polise, adalete ihbar edecek mağdurun elini ayağını tutan bir durum bu" diyor. "Tek hata bütün doğruları götürüyor mu?" diye soruyor. Sonra bir nefeste iletiyor sitemini, "Ben konservatuvar sınavına Shakespeare'i kendi diliyle oynayarak girip kazanan tek adamım. İngilizce'yi 7 ayrı aksanla konuşurum. Yabancı yapımlarda da yer aldım, başarılı oldum. Binlerce bölüm Ferhunde Hanımlar çektim. Aktör olarak da çıtanın üzerindeyim. Bir anlık hata bütün bunları götürecek mi?..."
* Eşin "böyle bir olay herkesin başına gelir, ben de bir hata yapabilirdim" dedi. Maazallah ama böyle bir durumda tavrın ne olurdu? Bilmiyorum. Ama her şeyden önce dinlerdim.
NE YAPARDIM BİLMEM * Dinledin. Aynen anlattı dedi ki: Vallahi böyle bir niyetim yoktu. Ama içtik, koptuk. Ben ne halt ettiğimi bile anlamadım... Eğer bunun bir hata olduğunu biz konuşuyorsak; bu hata, karşı tarafta aynı şeyi yapabilir diye doğru düşünebiliriz. Ama o anki tepkim ne olur bunu cevaplayabilecek yüzde yüz bir durumda hissetmiyorum kendimi.
* Ben söyleyeyim. Ortalığı birbirine katar, anasından emdiği sütü burnundan getirirsin. Muhtemelen öyle olabilir. "Evet haklıdır, dinlerim, kabul ederim" gibi bir şey söylemek çok doğru olmayabilir. Çünkü insanlar bazen ne tepki vereceğini bilmiyor. Onurum çok kırılmış olabilir. Söylediğim şeyler böyle bir durumla karşılaşırsam aynı reaksiyonu vereceğim anlamına gelmez. Örneğin; Benimle ilgili çok kötü bir haber yazan bir gazeteci için; "Gördüğümde ağzını yüzünü kıracağım" dedim, ertesi gün sinirim geçtiğinde ses etmeyip daha sonra da arkadaş oldum bu insanla.
ÜÇ TANE EVE BAKIYORUM * Yaşam biçiminizde çok radikal bir değişiklik oldu diye kıskançlık mı var? Olmadı ki. Gene aynı evde oturuyoruz. Biraz daha pahalı bir arabaya biniyoruz. Bunun dışında bir şey yok..
* Banka hesabınız yükseliyordur. Yükseliyor ama giderler de ona göre oluyor. Ben anneme yardım ediyorum, kız kardeşime yardım ediyorum, babama yardım ediyorum. Ben üç tane ev bakıyorum. Bir de bizim kendi karıkoca arasında konuşmamız gereken şeyi bütün Türkiye konuşmaya başladı. Ama biz bu etkiyle birbirimiz hakkında karar veremeyiz ki. Biz bunu karıkoca olarak artık oturup karar vermek zorundayız. Bana ne diyebilirlerdi; işte "sen diziden çık", tamam çıktım. Şimdi artık özel bir mesele bu. Kimsenin artık bir şey söylemeye hakkı yok. Bunu biz karıkoca arasında halledeceğiz. Böyle bir sorumluluğum yok artık. Böyle bir beklenti varsa bu başka türlü polemiklere de yol açabilirdi benim dizide kalıyor olmam. Hem dizide çalışan arkadaşlarım hem Birol Güven hem de kendim adıma.
* Birol bir reaksiyon gösterdi mi? "Yapma, hayır ne alakası var?" dedi mi? Birol'la biz oturup birlikte karar verdik ve en doğrusunun bu olduğuna karar verdik.
* Dizide senin yerini Cem Davran'ın alacağı söyleniyor. Cem benim iyi arkadaşım. Ayrıca çok da iyi bir oyuncu. Ama benim yerimi doldurup dolduramayacağı hakkında ben bir şey söyleyemem.
PINAR BENİ ARADI * Pınar Altuğ'a bu toleransı göstermiş miydi? Sanki Pınar'a biraz daha sekter yaklaşıldı. Bu konuda bir şey söylemem yanlış olur. Pınar benim arkadaşım.
* Bu olayda Pınar aradı mı? Aradıysa ne dedi? İlk arayanlardan biriydi. "Geçiyor üzülme" dedi. Hülya ile konuştum. "Güçlü olun. İlişkinizi siz kendiniz değerlendireceksiniz." dedi. Çok güzel şeylerdi söyledikleri. En çok Emel Müftüoğlu etkiledi. Örneğin, "Çok iyi insanlarsınız. Birbirinize bu durumda sahip çıkmanız gerekiyor. Bu zorlu zamanı birlikte atlatmanız gerekiyor" dedi.
* Bir süre medyaya herhalde kepengi kapattınız öyle mi? Bir süre konuşmamak gerekiyor. Olayın sıcaklığı içinde medya bana bir servis atıyor, bu bir tenis maçına dönmemeli. Her şey yazıldı, çizildi. Ben Türkiye'de bizim olayımız kadar yazılıp çizilen bir olayı hatırlamıyorum.
TİPİME DE LAF EDİLİYOR Artık ne söyleyebilirler ki bana. Dizden de ayrıldım. "Karsını da boşasın, vatandaşlıktan da çıkarılsın." Bir dakika o kadar da değil. "Bir tökezlese de neler yazacağım" mı diyordu herkes? Şimdi vay canına diyorum ya. Sanatçımıza bir kaza anında gösterdiğimiz özen ya da tavır bu mu? Yani benim bütün erdemlerim bir anda silinmiş mi oldu? Artık oyunculuğuma, rolüme, tipime laf edilmeye başlandı.
* Kavgalardan sonra duygusallıkta artar şehvette artar derler. Bunu yaşadınız mı? Bu ikimizin arasında. Bütün duygular karıkoca arasında halletmemiz gereken şeyler. Çünkü özel hayatımız önemli diyoruz. Buna cevap verirsek ikiyüzlülük yapmış oluruz.
* Tamer Karadağlı'nın son lafı ne? Pişman olduğum şeyler oldu tabii. Ama dikiz aynasına bakarak yoluma devam etmem.
|
|
|
|
|
|
|
|
|