Yeni yatırımcı gelmezse uyarıcı yazı da bulamazsınız
Halka arzlarda yaşanan hüsranın, borsada özelleştirme yapılamamasının, en büyük aracı kurumun dahi faaliyet alanını önemli ölçüde borsa dışına taşımasının ve İMKB Başkanı Osman Birsen'in "manipülasyon 100 hissede var" açıklamasının ardından "Borsada devrim lazım" logosuyla sekiz yazı yazdık. Amaç piyasanın sorunlarına parmak basmak ve çözümünde adım atılmasını sağlamaktı. Aradan geçen zamanda bu yazılara çeşitli tepkiler geldi. Talihsiz ve kazaya uğrayan bir toplantı yapıldı. Borsa Başkanı Osman Birsen çeşitli televizyonlarda konuştu, soruları yanıtladı. Kendini savundu. Sık sık da bizim yazılarımıza atıfta bulundu, yakındı, eleştirdi. Bazı rakamların doğru olmadığını söyledi. Hepsini yeniden kontrol ettim. Rakamlarım doğru. Bir televizyonda karşısında soru soran olarak aracı kurum sahibi vardı. Bir aracı kurum sahibinin borsa başkanına gazeteci gibi soru sorması beklenemez. Çanak sorular da oldu. Başkan "Yapılabilecek ne vardı da yapmadık" dedi. Kimse de, sıralanan sorunları sorun olarak görüp görmediğini sormadı. Görüyorsa, bu sorunları çözmek için şimdiye kadar ne yaptığını merak etmedi. Başkan konuşurken sadece kendi dönemini, yani 1997-2004 karşılaştırmasını yaptı. Halbuki biz piyasanın son yıllardaki durumunu değerlendiriyoruz. Özellikle de 2000 sonrasını. Asıl olarak halka arzın yapılamadığını, ekonomiye kaynak yaratılamadığını, yatırımcı sayısının korunamadığını vurguluyoruz. Bu trendin tersine çevrilmesi, piyasanın yeniden büyütülmesi için harekete geçilmesini istiyoruz. Osman Birsen'in dönemini değerlendirmiyor, sorunu kişiselleştirmiyoruz. Sorun, sistemin revize edilmesinde, piyasanın yeniden eski fonksiyonuna kavuşmasında ve sonuç yaratmasında. Amacımız bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek.
SPK'nın tepkisi Bir tepki de SPK'dan geldi. SABAH'taki yazılarımızdan değil ama CNN Türk'te Meliha Okur'un konuğu olduğumuz programda söylediğimiz varsayılan sözlerden dolayı SPK'dan uyarı geldi. Denetlemeden ve hukuk işlerinden sorumlu Başkan Yardımcısı Hülya Kamahlı'nın SPK Başkanı adına imzaladığı uyarı şöyle: "30.6.2004 tarihinde CNN Türk kanalında yayımlanan ve konuk olarak katıldığınız programda, İMKB ile kumarhaneler arasında benzerlikler kurulmuştur. Sermaye piyasaları güven esasına dayanarak işleyen piyasalardır. Basındaki konumunuz gereği, kitleleri etkileme ve yönlendirme gücüne sahip olmanız nedeniyle tarafınızca yapılacak yorum ve açıklamaların, piyasalar ve tasarruflarını sermaye piyasasında değerlendiren yatırımcılar üzerinde önemli etkileri olacaktır. Bu nedenle, sermaye piyasası ile ilgili olarak yapacağınız yayınlarda, piyasayı olumsuz yönde etkileyecek yorumlardan kaçınmanızı ve bu konuda mesleki sorumluluğunuzun gerektirdiği hassasiyeti göstermenizi önemle rica ederim." SPK'nın borsayla kumarhaneler arasında benzerlik kurulmasından rahatsızlık duymasını olumlu karşılıyorum. Borsanın faaliyete geçtiğinden beri bu piyasa üzerine yazıyorum. Borsa ile kumarhaneyi hiçbir zaman özdeşleştirmedim. Gazetecilik sorumluluğumu aklımdan çıkarmadım. Bu yazıları da, zaten bu sorumluluk çerçevesinde yazdım. Programda belirttiğim, bu piyasada halka arzların devamı gelmezse, şirketlerin halka açıklığı artmazsa, yeni yatırımcılar piyasaya gelmezse, oyun yönünün ağır basacağı ve kamuoyunda kumarhane gibi algılanmasının giderek artacağıydı.
Amaç aynı ama Sermaye piyasası ile ilgili yazılarımın amacı piyasanın gelişmesi ve ekonomiye yeniden kaynak yaratması için, talep tarafını güçlendirmeye ve yatırımcıları korumaya yönelik. Bu amacı gütmeyen herhangi bir yazım yoktur. Sermaye Piyasası Kanunu'nun 1'inci maddesi de, SPK'ya bu misyonu ve görevi veriyor. Benim hedefim SPK'nın hedefleri ile tam bir örtüşme içinde. 20 yıldır da sorunsuz gelmişiz. Bütün derdimiz sermaye piyasasının gerçek anlamda tabana yayılması ve yatırımcı sayısının artırılması. Zaten sayı azalmaya devam ederse bir süre sonra bu konuda yazmanın bir anlamı kalmayacak. Uyarıcı yazıları da bulamayacaksınız. Niye şimdi sorun çıktığının yanıtını size ve o televizyondaki programı izleyenlere bırakıyorum. Bu müdahaleden sonra yazılarım içeriğinde bir değişiklik olup olmayacağının yanıtına ve bunun basın özgürlüğü ile ilgili yanına ise yer kalmadı. Ben de iki haftalık izninizi rica ediyorum. Aybaşında yeniden buluşmak üzere.
Sonuç "Gözcülerin kendilerini kim gözleyecek" (Latin özdeyişi)
|