Makinistin dikkati trenin raydan çıkmasını önler mi?
İzinde olduğum günlerde meydana gelen üzücü tren kazası, hızlandırılmış ekonominin raydan çıkıp çıkmayacağı tartışmasını başlattı. Bu sırada açıklanan veriler de, döviz açığı tehlikesinin giderek büyüdüğünü, ekonominin 2001 gibi bir büyük krizden uzaklaşırken, enflasyonda, büyümede çarpıcı başarılar kazanırken, kamu borçlarını kontrol altına almada iyi sonuçlar elde ederken, bir başka krize doğru yaklaşmakta olduğunu ortaya koyuyor. Bu konuda iki net uyarı yapıldı, iki veri açıklandı. Makinist durumundaki hükümet de, önlem arayışını hızlandırdı, yeni programı sonuçlandırmak üzere IMF'yi Türkiye'ye bir ay erken çağırdı.
Cari açık 11 milyar $ Beş aylık cari işlemler açığı düzeltilmiş haliyle 8.4 milyar dolara vardı. Haziran ayında da dış ticaret açığı büyüdüğüne göre, cari işlem açığını altı ayda 10 milyar doların üzerine çıkartabilecek. Altı aylık bu rakam, 2000'in tümündeki 9.8 milyar dolarlık rekor açığı geçecek. Bu yılki açık hedefi olan 7.8 milyar doların da üzerine çıkacak. Mayıs itibariyle son bir yıllık cari açık ise 11 milyar dolara yükseldi. Bu gidişle yılın tümünde 14-15 milyar dolarlık bir açığa doğru ilerleniyor. 2000'den farklı ve iyi olan ise milli gelirdeki 100 milyar dolarlık artış. Yüzde 8-9 büyüme olması ve kurların sıçramaması durumunda, bu yılki milli gelirin 300 milyar doların biraz üstüne çıkması ve cari açığın oranının yüzde 4.6 ile 2000'deki yüzde 4.9 düzeyinin biraz altında kalması beklenebilir.
Dış ticaret açığı 30 milyar $ Cari açığı doğuran dış ticaret açığı da büyüyor. Haziran ayı itibariyle son bir yıllık ithalat 83.9 milyar dolara, ihracat 54.1 milyar dolara vardı. Bir yıllık dış ticaret açığı 29.8 milyar dolarla tüm zamanların en üst düzeyine yükseldi. Eğilimin devam etmesi, dış ticaret açığını daha yüksek rakamlara taşıyacak. Bu konunun en kritik göstergesi ihracatın ithalatı karşılama oranı 2001 krizi sonrasında ikinci kez haziran ayında yüzde 60'ın altına indi. Bu, tam bir alarm değil. Ama ihracatın ithalatın yarısına düştüğü ve Türkiye'nin krize girdiği oranlara giderek yaklaşıyoruz.
İki önemli uyarı Ekonomideki bu gidişe net bir uyarı Merkez Bankası'ndan geldi. Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti faiz dışı fazlanın düşürülmesini savunan işadamlarına konuşurken "Gevşemenin arkasından gelecek resmen krizdir" dedi. Ekonominin koordinasyonundan da sorumlu Devlet Bakanı Abdüllatif Şener, Serdengeçti'nin bir bürokrat olduğunu ve böyle konuşamayacağını savundu. İki gün sonra da 8. Gözden Geçirme'yi onaylayan IMF'nin benzer uyarısı geldi. IMF Başkanı Rota "Mevcut durumda en acil ekonomik sınavın cari açığın daha fazla büyümesinin önlenmesi" olduğunu vurguladı.
İki kritik gün Merkez Bankası Başkanı'nın yaptığı uyarıya hükümet tepki göstermesine karşılık, hafta sonunda önlem arayışında olduğunu ortaya koydu. Daha önce, 2005'ten itibaren uygulanacak ekonomi programının netleştirilmesi amacıyla eylül ayında geleceği açıklanan IMF heyetinin ziyareti yaklaşık bir ay erkene alındı. Önümüzdeki hafta IMF heyeti Türkiye'ye gelecek. Türkiye'nin hazırladığı üç yıllık programın en azından bir bölümünün kamuoyuna açıklanması bekleniyor. Program hazırlıklarının erkene çekilmesinde, yapılan uyarıların ardından dış açık verilerinin kötü çıkmasının, 10 Ağustos'taki toplantıda ABD Merkez Bankası'nın faiz oranlarını artırma ihtimalinin bulunmasının ve 11-18 Ağustos haftasında Hazine'nin 11 milyar dolarlık iç borç geri ödemesinin etkili olduğunu düşünüyoruz. Yani makinist dikkatli hareket ediyor.
11 milyar $ çevrilecek 11 Ağustos'ta Hazine'nin 7.7 katrilyon lira (5.2 milyar dolar) iç borç ödemesi var. Bunun için ayın 10'unda ihale düzenleyecek. Aynı gün FED'in toplantısında faizlerin artırılıp artırılmayacağına karar verilecek. Hazine'nin bu yüklü itfasından bir hafta sonra 18 Ağustos'ta 8.7 katrilyon liralık (5.9 milyar dolar) başka bir itfası daha bulunuyor. Yani bir haftada 11 milyar dolarlık borç çevirmesi sözkonusu. Bu döneme Hazine'nin belirsizlik içinde girmesini ve faizin bu nedenlerle yükselmesini Hükümet istememiş olmalı ki, bunun önlemini almaya ve belirsizlikleri azaltmaya başladı.
Dikkat işe yarar mı? Risklerden biri olan dış kaynaklı faiz artışına karşı Türkiye'nin yapabileceği bir şey yok. Merkez Bankası Başkanı'na verdiği yanıtta değil ama IMF'yi erken çağırmakla hükümet dikkatli hareket ettiğini gösterdi. ABD'nin faiz artırımının söz konusu olduğu bir dönemde giderek artan döviz açığımızı kısa vadeli yabancı sermaye ile fonluyoruz. Bir anlamda bıçak sırtında gidiyoruz. Gelelim başlıktaki soruya. Raylardaki gevşemeye karşılık makinistin dikkatli olması kazayı önlemeye yeter mi? Sorunun yanıtını bir süre önce IMF birinci başkan yardımcısı Anne Krueger verdi: Bir ekonomide makro dengeler iyi olsa da, sermaye çıkışları sonucunda pekâlâ kriz olabilir.
Sonuç: "İş olacağına varır" Türk Atasözü
|