Başkanlık makamının kaderi
"Odanın havasından mı, koltuğun özelliğinden mi bilemiyorum, bir noktada çatışma başlıyor..." TBMM Başkanlığı döneminde odasında konuşurken Mustafa Kalemli derin bir iç çektikten sonra bu sözleri sıralıyordu. Oysa hem Turgut Özal, hem de Mesut Yılmaz'a en yakın isimlerden biriydi. Hatta en acı sözleri dahi söyleyebilecek kadar yakın arkadaştı. Milletvekillerinin Toplu Konut İdaresi aracılığıyla ev yaptırma girişiminin yarattığı gerilimi izleyince, Kalemli'nin o dönemde söylediği sözler aklımıza geldi. 1980 sonrasındaki Meclis başkanlarına dönülüp bakıldığında, nedendir bilinmez, bir şekilde partisinin lideri ile arasına soğukluk girmiş. Örneğin Necmettin Karaduman.. Merhum Turgut Özal ve Mesut Yılmaz'a en yakın isimdi. İki dönem Meclis Başkanlığı görevinde bulunmuştu. Ancak, Özal ile yakın ilişkisi uzun sürmedi. Hemen ardından Yıldırım Akbulut... Özal, Çankaya'ya çıkarken Başbakanlık koltuğuna birçok itiraza rağmen tayin ettiği tek isim Akbulut'tu... Cumhurbaşkanı Özal ile Başbakan Akbulut'un çatışmaları için fazla beklemek gerekmedi. Körfez savaşı ve işçi ücretlerine yapılan zam aralarını açmaya yetti. Aynı durum Kaya Erdem için de söz konusu oldu. Özal'ın ve Mesut Yılmaz'ın yakın arkadaşlarındandı. Aralarındaki anlaşmazlık uzun sürmedi, bir daha milletvekili de seçilmedi. 1991 seçimleri sonrasında gelen hükümetlerde de durum farklı değildi. TBMM Başkanlığı'na seçilen Hüsamettin Cindoruk ile Başbakan Süleyman Demirel arasına da kara kedi girdi. Hemen ardından Meclis Başkanlığı'na gelen İsmet Sezgin için de kader değişmedi. Diğerleri kadar sert olmasa da zaman zaman Demirel'e karşı sitemleri duyuldu. Sonra Mustafa Kalemli Meclis Başkanlığı koltuğuna oturdu. ANAP Büyük Kongresi'nde Mesut Yılmaz ile birlikte çalıştığı için Özal tarafından zaten
Solda da aynı Bu durum sadece merkez sağ partilerde yaşanmadı. Sol için de benzer durum ortaya çıktı. Kalemli sonrasında Başkanlık koltuğuna oturan Hikmet Çetin ile Genel başkanları Murat Karayalçın ve Deniz Baykal'ın arası da kısa süre içinde açıldı. Çetin, Meclis Başkanlığı sonrası Cumhurbaşkanı Demirel'in danışmanlığı görevini üstlendi. Ardından Yıldırım Akbulut, ANAP lideri Yılmaz'ın listesinden Meclis'e tekrar geldi. Yılmaz, Akbulut'un, Meclis Başkanlığı'na üçüncü kez seçilmesi için yoğun kulis yaptı ve bunda da başarılı oldu. Akbulut'un ilk çatıştığı kişi de Yılmaz idi. Akbulut, bir dönem Meclis Başkanlığı yaptıktan sonra koltuğundan ayrılırken, partisi ANAP'tan da istifa edip Çiller'in başında bulunduğu DYP'ye geçti. Akbulut sonrasında koalisyon pazarlığı gereği Meclis Başkanlığı MHP'ye geçti. Ömer İzgi ile Devlet Bahçeli'nin arasında uzun süre su sızmadı. Ancak Meclis Başkanlığı'nın son döneminde, MHP lideri ile İzgi'nin ilişkilerinin aynı sıcaklıkta olduğunu söylemek çok zordu. Bütün bu gelişmelere bakıp, şimdi de TBMM Başkanı Bülent Arınç ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ilişkisinin benzer şekilde olacağını söylemek doğru olmaz.
Arınç isterse olur Ancak, geçmişe dönülüp bakıldığında her ne hikmettense Meclis Başkanları ile Başbakan veya Cumhurbaşkanları arasına bir şekilde kara kedinin girdiği gerçeği de ortada duruyor. AKP yöneticilerinden birinin de dün söylediği gibi, büyük yangınlar da küçük kıvılcımlardan ortaya çıkıyor. Arınç'ın bu dönem bir kez daha Meclis Başkanlığı'na gelince.. Şu konuda AKP'de herkes emin ki; "Arınç isterse yeniden Meclis Başkanı seçilir..." Başbakan Erdoğan'ın başka birinin Meclis Başkanlığı'na gelmesini istemesi gibi bir durum olabilir mi? AKP'de bu soruya verilen yanıt da benzer; "Düşünülmesi dahi zor, Arınç isterse, Erdoğan da ister..."
|