Mutfakta biri mi var?
Irak'a nakliye yapan Türk şoförlerinin son dönemde sıklıkla kaçırılması üzerine Dışişleri Bakanlığı'nda iki gündür yapılan toplantılarda şu soru ortaya çıkmış: "Daha önce bu kadar yoğun değilken, neden şimdi Türk şoförler sıklıkla rehin alınmaya başlandı?" Benzer soruyu dün telefonla konuşurken, Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen de soruyor. Hatta, soruyu sorarken bazı şüphelerini de kayda geçirmekten kaçınmıyor: "Savaş öncesinde de savaş sırasında da sonrasında da Türkiye'ye karşı herhangi bir tavır yoktu. Hatta oradaki gruplar tarafından Türkiye'nin tutumu olumlu karşılanıyordu. Şimdi neden bu hareketler başladı? Acaba bunun arkasında bazı çıkar gruplarının bir hareketi mi var?" Tüzmen'den sözlerini biraz daha açmasını istediğimizde şöyle diyor: "Bize de çeşitli yerlerden çeşitli bilgiler geliyor. Ancak bir şey söyleyebilmemiz için bu bilgileri çok iyi analiz etmemiz gerekir..." Sözleri şöyle tamamlıyor: "Otobanda giderek ticaret yapmıyoruz. Tabi ki çok riskli bir ülkede ticaret gerçekleştiriliyor. Bu ticaret de sürecek..."
Türkler birinci sırada Tüzmen'den sonra konuştuğumuz bir çok bürokrat, diplomat ve siyasetçinin de kuşkular taşıdığı ortaya çıkıyor. Önce şu durum kayda geçiriliyor: "Irak'ta resmi görevli koalisyon güçleri ve dini amaçlı giden İranlılar dışında istihdam edilen kişiler açısından Türkler birinci sırada yer alıyor..." "Rakip firmaların" veya "Türkiye'ye yönelik kötü emel taşıyanların bu işi kaşıyor olabileceği" şüphesi dile getiriliyor. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün, bir süre önce kaçırılan şoförlerin bırakılmasının sağlanması ile ilgili olarak önceki gün TBMM kulisinde gazetecilere söylediği şu söze dikkat çekiliyor: "3 Türk şoför bırakıldığında, ben bazı örgütlere teşekkür etmiştim. Kimdi o örgütler hiç baktınız mı?" Gül'ün sözlerini konuyla ilgili kişilere aktarıyoruz. Anlattıklarına göre, kaçırılma olayları başladığında Türkiye'ye ziyarette de bulunan Sünni Uluma Cemiyeti yöneticileriyle görüşülmüş. Bazı Şii ve Arap örgütlerle de konuşulmuş. Koalisyon güçlerine karşı mücadele veren terörist gruplarla temasa geçilmiş. Militanlarını uyaracakları sözünü vermişler...
Radyodan uyarı Hatta, Irak'ta kısa dalgadan yayın yapan radyolarından, "Türkiye'nin Irak politikasına sempati duyduklarını belirtip, Türklere karşı herhangi bir eylem içine girilmemesini" istemişler. Bu çerçevede yakın zamana kadar da Irak'ta bulunan Türklere karşı da herhangi bir eylem gerçekleşmemiş. Nitekim, TOBB'un bir süre önce Irak'ta çalışan iş adamlarıyla yaptığı "öncelikli sorun" anketinde de güvenlik sorunu altıncı sırada çıkmış. Son 7 ay içinde bir milyar dolarlık ihracat yapılırken, Adana'dan Mardin'e, Mersin'den Hakkari, Van'a kadar bölgeye büyük bir ekonomik canlılık gelmiş. Son dönemde Türklere karşı artan saldırılar da bu çerçevede değerlendiriliyor ve şu sorunun yanıtı aranıyor: "Bu işin gerisinde, mutfağında kim var?"
Yaver geliyor Bundan sonraki dönemde ne yapılacağına gelince; Dışişleri Bakanlığı'nda nakliyeciler, dün de müteahhitler ile yapılan toplantıda alınan karar, "Irak pazarından çıkılmayacak" noktasında. Türk şirketlerin milyarlarca dolarlık taahhüt altına girdiği Irak pazarından çıkmanın kolay olmayacağı da vurgulanıyor. Ancak, Irak'ta çalışan yurttaşların güvenliğinin birinci öncelik olduğu kayda geçiriliyor, çözüm için formül aranıyor. Bir çok yol bulunmakla birlikte, bir hafta daha beklenecek. Nedeni ise; Irak geçici Cumhurbaşkanı Gazi Meşal Acil el-Yaver'in, bir hafta sonra Irak İçişleri Bakanı'nın da arasında bulunduğu heyet ile Ankara'ya yapacağı ziyaret. Bu ziyarette PKK/Kongra-Gel'in üstlendiği Mahmur Kampı'ndan, ticarete kadar birçok konu masaya yatırılacak. Türkiye-Irak yönetimi arasındaki ilişkinin seyri ise Washington yönetimi ile yapılan temaslar da dikkate alınarak bu ziyaretle şekillenecek.
|