Hırsız yengeçle şarkıcı istiridye

Yaz geldi, Bodrum'a. Torba köyüne attım kendimi. 30 yıllık arkadaşım Ahmet Sezerel'in Torba Sanat Evi'nin önündeki iskeleden bildiriyorum. Durum sakin, hava güzel. Torba'nın ünlüsü çoktur. Yalnız buradakiler Göltürkbükü'nün medyatik ünlülerine benzemez. Gürültüsü patırtısı olmayan bir köy Torba. Ünlüleri de öyle...

Gülriz Sururi, Engin Cezzar, Bedri Koraman, Ayla Erduran, Ferdi Özbeğen, Alev Sururi, Turhan Erol, Oya Başak, Yiğit Okur, Fatih Ürek, Fedon, Savaş Ay, Muazzez Ersoy, Perihan Altındağ Sözeri, Fatma Girik, Memduh Ün, Safiye Soyman, Küçük Emrah... Arkadaşlar "Sabah'taki yazılarında hep Türkbükü'nden sözediyorsun, reklamlarını yapıyorsun; biraz da Torba'dan söz et" dediler... "Ben parmağımı sokarsam Torba karışır" dedim. "Bir şey olmaz, sen anlat vatandaş aydınlansın..." dediler. Günah benden gitti. Eski dostum Ferdi Özbeğen'le ki kendisi ünlü bir piyanist ve şarkıcıdır, bu kışı dargın geçirdik. "Yaza barışırsınız, Torba zamanı gelince..." demişti herkes. Öyle oldu.

Sanat tarihçileri ilerde merak ederler, belge ararlar. Sırf geleceğe kayıt olsun diye anlatıyorum efendim! Ferdi kışın başında bana bir mektup yazdı. "Canım kardeşim, büyük sanatçı, sevgili Ali Poyrazoğlu... Sana bu mektubu üzülerek ve sıkılarak yazıyorum. Benim için ne savruk herif diye düşünmezsin umarım. Yeni bir araba almayı düşünüyorum. Parayı tamamlamak için senin bana on bin dolar borç vermen gerek. Yani vermeni istiyorum. Artık istediğimi bildiğine göre benim bunu saklayacak şansım kalmadı. Yazmasam iyi olurdu, ama yazdım. Ok yaydan çıktı. Çok sıkıldım senden bu parayı istediğim için. Ama bir kere istemiş bulundum, onun için sen bu parayı ver. Olan oldu, mektup çoktan postaya atıldı. İnşallah mektup postada kaybolur..." Mektup geldi, okudum, düşündüm, kendisine üç gün sonra bir mektup yazdım... "Sevgili kardeşim Ferdi Özbeğen, kendini üzme... Duaların kabul oldu. Mektubunu postacı kaybetmiş..." Torba sezonu geldi, barıştık. Arabayı almış. Nereden kaynak temin ettiğini sormadım. Bir arkadaşından borç almıştır. Günü gelince başka bir arkadaşından borç alıp kapatacak. Valla maliye bakanı olacak adam. Torba sırtlarındaki malikanesine gittim. Bahçede bir zeytin ağacı var, onun altına iskemle atmış oturuyor. "Hayrola" dedim. "Bu yazı burada geçireceğim, bütün bahçeyi kazmam lazım..." dedi ve anlattı. Borç alıp, 2 bin tane cumhuriyet altını almış. Onları bir gece sarhoşken, küp içinde bahçeye gömmüş. Ayılınca nereye gömdüğünü hatırlamamış. Şimdi bütün bahçeyi kazacak. Avucunda da bir avuç kiraz, yiyip çekirdekleri tükürüyor. "N'apıyorsun?" dedim. "Kiraz ağacı dikiyorum. Millet bahçeyi niye kazdığımı merak etmez böylece...

Kimseye anlatmazsan bir sürü dedikodu vereceğim." "Söylemem" dedim. Söylemek başka, yazmak başka. "Ben isim vermeden anlatayım, arif olan anlar" dedi. Efendim Torba sahilinde dolaşan, süslü püslü sesi güzel, hafif kilolu bir istiridye varmış. Akşam Torba Sanat'ın önünde bir yengeçle kırıştırmış. Gece birlikte olmuşlar. Sabah istiridye bir uyanmış, yengeç çekip gitmiş. Aaah, ah giderken de istiridyenin yıllardır sabırla büyüttüğü incisini de tırtıklamış. İstiridye şimdi arkasından 'alçak çağanoz, hırsız yengeç' diyesiymiş... "Kim bu?" dedim. "Valla Fatih Ürek değil..." dedi. Bir avuç kiraz da bana uzattı... "Al, ye, çekirdeklerini de tükür bahçeye... Birkaç kiraz ağacı da sen dikmiş olursun..."

ÇORABIN HİKMETİ
Dayanamadı bir tane daha anlattı. "Hoş sesli, neşeli, gürbüz, kıvrak bir şarkıcıya Torbada'ki hatunlardan biri fena halde vurulmuş. Şarkıcıdan yüz bulamayınca, falcılara, büyücülere gitmiş. Gümüşlük'teki meşhur sosyete falcısına, 'Yüzüme bile bakmıyor. Bir çare bul' demiş. Falcı ona, okunmuş bir çift çorap vermiş. 'Bunları giydir, gözü senden başkasını görmez' demiş. Kızcağız da vurulduğu şarkıcıya, Torba Sanat'ın iskelesinde hediye etmiş çorabı. Şarkıcı da, 'giyeyim bakayım yakışacak mı' deyip geçirmiş çorabı ayağına... Kızcağız boynuna sarılacak diye bekliyor. Şarkıcının gözleri parlamış, birden ayağa fırlamış, kan beynine vurmuş... Yoldan geçen bir gemiciyi kaptığı gibi arabasına tıkmış, basmış gitmiş. Kızcağız 'Ben ne yaptım?' demiş.

Torba'nın tecrübeli güzelleri, 'çorabı tersten giydirdin' demişler..." "Kim bu dedim?" Ferdi'ye. "Vallahi Fatih değil" dedi. Bu Ferdi çok dedikoducu. Bugün hepsi Torba Sanat'ın plajına inerler? Gider sorarsınız, anlatılanlar doğru mu, değil mi. Ben herhalde başka bir plaja giderim... Bütün kış çalışınca, yazın böyle bir delilik geliyor insana... O yüzden Türkiye'nin en güzel açıkhava tımarhanesi Bodrum'da buluşup, kendimizi tedavi etmeye çalışıyoruz. Bir sıkıntınız varsa sizleri de bekleriz. Gelin Bodrum iyileştirir. Ama Ferdi ne dedikoducu, değil mi?