Gülümseyen insanlar adası
Bodrumdan izne çıktım. Gündüzleri deniz, akşamları özlediğim dostlarla sohbetler- Baktım yavaş yavaş tatlı hayat kurbanı oluyorum, hemen üç haftalık izne çıktım; attım kendimi Gökçeada'ya. Doğrusunu söylemek gerekirse buraya geleceğim önceden belliydi. Film çeviriyorum Gökçeada'da. Metin Belgin'in yazdığı, Biket İlhan'ın yönettiği "Ayın Karanlık Yüzü" bir kara film. Hapishaneden kaçıp başka bir hapishanede saklanan dört hükümlünün öyküsü. Serüven peşinde dört gizemli adam. Tarihi eser kaçakçısı, banka hortumcusu, töre cinayetinden hükümlü ve tetikçi. Cezaevinden kaçan bu dört mahkum, yanlarında bir tabutla fırtınaya yakalanır. Hayalleri suya gömülür. Sığındıkları ada onları geçmişle geleceğin hesaplaşmasına sürükler. Kader onlara nasıl bir rota çizecektir? Işığıyla yol gösteren dolunayın arkasında ne vardır?
KAÇAKÇI, KATİL VE TETİKÇİ... Antika kaçakçısı bendeniz, töre cinayeti hükümlüsü Memet Ali Alabora, banka hortumcusu Metin Belgin, tetikçiyi de Eser Ali oynuyor. Filmin başkadın oyuncuları Sanem Çelik ve Katerina Moutsatsos. "Ayın Karanlık Yüzü" bir Türk-Yunan ortak yapımı. Ben sabah, öğle, akşam "Bu Gökçeada denen cenneti niye daha önce keşfetmemişim" diye hayıflanıyorum. Doğa buraya cömert davranmış. Havası güzel, suyu güzel, rüzgarları ferahlatıyor, hepsi tamamAma Gökçeadalılar'ın güler yüzlü, sakin, kendileri ile barışık, konuk sever davranışları, sizi hemen adaya bağlıyor. Kimse gergin değil, kimse bir yere yetişmeye çalışmıyor, hırslı değiller, açgözlü değiller, adaya tatile gelenlere de "Nasıl daha çok para harcatırız" diye düşünmüyorlar. İsmi lazım değil, bazı tatil beldelerine hiç benzemiyor burası. Bu ada sizi de kendilerine benzetecek bir sürü güler yüzlü, kendisiyle barışık, tehlikeli insanlarla dolu! Gökçeada insani değerler dahil her şeyi hızla tüketen, kullanan, çöpe atan toplumumuza, özelikle de gürültünün ve görgüsüzlüğün başkentleri bazı tatil beldelerimize duruluğu, yalınlığı sakinliği ile meydan okuyor. Lokantalar ucuz, balık bol, deniz temiz. Bizim kaldığımız otel Eski Bademli Köyü'nün eteklerinde on iki odalı bir butik otel: Poseidon. Hem konforlu, hem de bütün adayı, denizi, rüzgarları kucaklayan bir tepenin eteğinde güler yüzlü çalışanlarıyla harika bir otel.
VELİSİNİ DE GETİRDİ Genelde film çalışmaları gergin olur. Zor iştir film çekmek. Filme emeği geçen herkes büyük bir titizlikle çalışır ve çok yorulur. Yorulan ekip akşamları gevşemek ister, yemek ister, sofra ister. Filmin oyuncuları tek başlarına geldiler adaya; yalnız Memet Ali Alabora velisini de getirdi. Velisi, ünlü oyuncu Mustafa Alabora. Velisi iyi bir oyuncu tamam, eski arkadaşım tamam, hoşsohbet, bilgili, görgülü adam. Hepsi tamam. Ama mutfakta ne işi var? Mustafa gelene kadar adada her şey yolundaydı. Ben kendime göre bir düzen kurmuştum. Yazmaktan, çizmekten, oynamaktan çok aşçılıkta iddialı olduğum için geldiğim gün otelin mutfağını ele geçirmiştim. Akşam yemeklerini ben hazırlıyordum. Şimdi akşam yemeklerini bir gece Mustafa hazırlıyor, bir gece ben. Mustafa niye benim mutfağıma burnunu sokuyor? Adada ortam gerginleşti. Mustafa'yı kudurtmak için dün muhteşem bir orfoz balığı aldım. Elmalı, kırmızı soğanlı orfoz yaptım. Yedik, içtikBaşta Mustafa, herkes aşçılığımdan dolayı beni alkışladı. Memet Ali'den bu sabah öğrendim, Mustafa sabaha kadar uyumamış. "Şimdi ben akşama ne pişireceğim de bu herife fark atacağım" diye kendini yemiş. "Kırk yıllık dostum bana bunu nasıl yapar, niye benden iyi yemek pişiriyor" diye söylenip durmuş. Tam adalılara uyup gevşemiştik, bu yemek pişirme rekabeti bizi yine kentlilere çevirdi Aklınız varsa, hele biz de buradayken, tatile Gökçeada'ya Poseidon otele gelin. Mustafa bu akşam erikli ve menekşeli kalamar dolması yapacakmış. Artık altta kalmamak için uydurup uydurup yapıyor. Ben sakin davranıyorum. Sadeliğimle herkesi mest edeceğim. Yarın kıymalı makarna, yanına da koruklu bamya yapıyorum. Yalın takılıp puan toplarım. Mustafa'ya "öbür gün ne pişireceksin" dedim. "Zakkumlu karnabahar üstünde, zeytin yapraklarıyla süslenmiş, kayısılı keçi eti jölesi" dedi. Kafayı yemişHırs adamı ne hale getiriyor, ibret alın. Hadi sallanmayın, toparlanın kendinizi Gökçeada'ya atın. (Tel:0286 887 46 19)
|