| |
Erdoğan Köşk'e çıkmayı ister mi?
Siyasete yönelik tahminler bir tek sorunun yanıtında kilitleniyor.. Başbakan Erdoğan 2007 yılında Köşk'e çıkmak ister mi? Özal ve Demirel'in izinden gider mi? Baştan söyleyeyim.. Zannetmiyorum.. Neden mi? Bunun birkaç nedeni var.. Erdoğan, bazı yakınmaları olsa bile, Başbakanlığın ne kadar güçlü bir makam olduğunu gördü.. Cumhurbaşkanlığı devletin en üst makamı olsa da, bugünkü sistemde Başbakan olmak, icra gücünü elinde tutmak açısından daha önemli. Erdoğan, Cumhurbaşkanı olduktan sonra hükümeti de Çankaya'dan yönetebilir diyebilirsiniz ama Özal bunu denedi.. Kendi seçtiği Akbulut'a bile birçok konuda istediğini yaptıramadı.. Çünkü Özal ne derse desin, sonuçta karar veren kişi Akbulut'tu.. İkincisi.. Erdoğan genç ve yeni bir lider.. Uzun yıllar Türk siyasetinde etkili olabilir.. Önünde Demirel, Ecevit, Erbakan gibi örnekler var.. Türkiye'de liderler uzun bir politik yaşam sürebiliyorlar.. Demirel'e bakın.. 1965 seçimleriyle Başbakanlık koltuğuna oturdu.. Birinde muhtırayla, diğerinde darbeyle uzaklaştırıldı.. Yedi yıl yasaklı kaldı ama yine Başbakanlık koltuğuna oturdu.. 1993 yılında Cumhurbaşkanı oldu.. Yani Başbakan olduktan 28 yıl sonra.. Ecevit farklı mı? 1974 yılında Başbakan'dı, 2002 seçimlerine yine Başbakan olarak girdi.. Erdoğan'ın da önünde uzun bir politik yaşam var.. Üç yıl sonra Köşk'e çıkarak bu yaşamı yasayla sınırlamak istemeyebilir.. Şimdi diyebilirsiniz ki, partisi Anayasa'yı değiştirir.. İkinci kez seçilme hakkı getirir.. Erdoğan'ı çok uzun yıllar Çankaya'da tutabilir.. Tamam da.. Cumhurbaşkanı seçimine üç yıl var.. Yedi yıl da görev süresi, eder on yıl.. On yıl sonra Türkiye'de kimin başrol oynayacağı, hangi partinin, hangi liderin etkili olacağı belli mi? Aktif siyaseti bırakan kişi, siyaset üzerindeki gücünü de yitirir.. Demirel gibi etkin bir kişi bile Meclis'e kendisini ikinci kez seçtirecek değişikliği yaptıramadı.. Şunu kabul ediyorum.. İmam-hatip kökenli bir politikacının o makama gelmesinin anlamı, belli kesimler için çok büyük.. Ama şu gerçek de göz ardı edilmemeli.. O sembolik anlam için, Erdoğan gibi hırslı ve iddialı bir lider, politik yaşamına nokta koyar mı? Bence koymaz.. Ama benzer özellikler taşıyan bir kişiyi Çankaya'ya göndermeyi tercih edebilir.. Peki Erdoğan yarı-başkanlık sistemini getirerek halk oyuyla Cumhurbaşkanı olmayı istemez mi? Tahmin ediyorum ki Başbakan'ın gönlünde yatan aslan bu.. Ancak böyle bir sistemde seçilecek kişinin, tüm Türkiye'nin başkanı olması için yüzde 50 artı bir oy alması gerekir.. Bu da iki turlu seçimi zorunlu kılar.. Erdoğan bu riski göze alabilir mi? Önünde bir dönem daha Başbakanlık yapma şansı varken neden böyle bir maceraya atılsın ki.. Erdoğan'ın erken seçime gideceğine de Cumhurbaşkanı olmak isteyeceğine de ihtimal vermiyorum.. Bu açılardan baktığımızda, bugünlerde başlatılan Cumhurbaşkanlığı seçimine endeksli bir erken seçim tartışmasını anlamsız buluyorum.. 2006 yazını bir görelim, o zaman konuşmaya başlarız..
|