| |
|
|
Türkiye nefesini aralık ayına kadar tutacak
Türkiye'de sade siyaset değil, ekonomi de, 12 Aralık'ta Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye "Üyelik Müzakereleri" hakkında vereceği cevaba kilitlendi. 12 Aralık'a kadar yapılacak her şey ve alınacak her pozisyon, çeşitli riskler taşıyor. Şu anda muhalefet etmek de, AB yolunu engellemeye çalışmakla eşanlamlı biçimde algılanabilir. Ancak 12 Aralık sonrası Türkiye'de hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını da bilmeliyiz. AB'nin cevabı "Evet" de olsa "Biraz daha bekleyin" de olsa, tüm kurumlar buna göre tutumlarını ve konumlarını yenileyeceklerdir. Yani "Neden muhalefet yok" konusuna takılmayalım. Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde, muhalefet yokluğundan ötürü sıkıntıya düşülmemiştir. Unutmayın ki, 1980'li yılların sonunda, Süleyman Demirel ve Erdal İnönü bile muhalefet ve ümit simgeleri olarak Turgut Özal'ı yendiler. Bilirsiniz, havada bozulup kalmış uçak yoktur. Bütün uçaklar şu ya da bu şekilde yere iner. İktidarlar da uçaklar gibidir. Bu gerçeklerin ışığında DYP'yi ve Mehmet Ağar'ı dikkatle izlememiz gerektiğini düşünüyorum. Mustafa Sarıgül'ün CHP tabanına dönük çalışmaları da, kesinlikle gözden kaçırılmamalı. Ayrıca Gaziantep'in efsaneleşmiş politikacısı Celal Doğan'ın da siyaseti tribünlerden izleyeceğini sanmak gibi bir yanılgıya asla düşmemeliyiz.
|