| |
|
|
Silahın gerçeğinden de kurusıkısından da uzak durun!.
Gürültü eden komşularını uyarmak ve korkutmak için kurusıkı tabanca ile onları tehdit eden genç sanatçı İsmail Hakkı Sunat'ın, komşuları tarafından gerçek tabanca ile vurulup öldürülmesi, toplumu derinine etkiledi. Tabii beraberinde hukuki tartışmaları da getirdi. Acaba kurusıkı silahlarla tehdit edilenlerin, kendilerini savunmak için gerçek silah kullanma hakları var mıdır? Yani kurusıkı tabanca ile tehdit edilen bir kişinin gerçek tabanca ile karşsındakini vurması, "Meşru Müdafaa" kavramı içindeki bir fiil midir? Akşam'dan Ersin Bal, bu konudaki bir Yargıtay Genel Kurul Kararı'nı zikrederek, bu konuya ilişkin haberini hazırlamış. Karara neden olan vakada, aralarında geçimsizlik bulunan iki kardeş kavga ederlerken, biri gerçek tabanca görüntüsü veren kurusıkı silahı kardeşine doğrultup, küfür ediyor. Diğeri de kaçmaya çalışırken, öldürüleceği korkusuyla gerçek tabancasını çekip kardeşini vuruyor. Yargıtay bu durumu karara bağlarken, şu hukuki durumları göz önüne almış: "Yasal savunmadan (Meşru Müdafaa) söz edilebilmesi için, failin kendisine ya da başkasına yöneltilen ağır ve haksız bir saldırının bulunması, saldırı ile savunmanın eşzamanlı olması, savunmanın saldırı devam ederken yapılması, savunma ile saldırı arasında uygun oran bulunması gerekir. Dava konusu olayda yasal savunma koşulları gerçekleşmiştir..." Ersin Bal bu konuda iki yargı kararı daha bulmuş haberi için. Buna göre Yargıtay 4'üncü Ceza Dairesi'nin 1991 ve 2003 tarihli kararlarında, kavga sırasında çekilen kurusıkı tabancanın, ciddi korku ve endişe yaratacak tehdit aracı olduğu belirtiliyor. İsmail Hakkı Sunat'ın maktul ve onu vuran kişinin sanık olması ile sonuçlanan son olayda, bakalım yargı ne karar verecek? Bu konudaki gelişmeler artık hukuki süreçte devam edecek. Ancak toplumun da her olaydan bir ders alması gerektiğini hiç unutmamalıyız. Burada kıssadan çıkarılacak ilk hisse, şu olabilir: - Siz siz olun, ne kurusıkı ne de gerçek silahları, konuşarak ve tartışarak, hatta yumruklaşarak çözüme bağlayacağınız veya çözemeyeceğiniz anlaşmazlıklarınızda, devreye sokmayın. Bu gibi durumlarda katil veya maktul olmanız an meselesidir. Bir diğer dersi de şöyle özetleyebiliriz: - Bireyler olarak da, devlet olarak da asla kurusıkı silahlarla, gücünüzü kanıtlamaya teşebbüs etmeyin. Çünkü sizin kurusıkı silahlarınıza karş, birilerinin size gerçek silah çekmesi ihtimali her zaman vardır. Bu durumu devletler arası ilişkilerde çok sık görmüyor muyuz? Örneğin Saddam Hüseyin'in "Cehennem Topu" veya "Savaşların Anası" benzeri tehditleri, birer kurusıkı silah değil miydi? Bunun gibi dış ilişkilerinizdeki her anlaşmazlığı "Savaş Sebebi"ne, yani "Casus Belli"ye bağlamak da bir çeşit kurusıkı silah kullanmak gibidir. Son olaydan alınacak bir diğer ders de şu olabilir: - Komşularınızı ve çevrenizi, gürültünüzle ve kural dışı davranışlarınızla rahatsız etmeyin. Magandalık özenilecek bir şey değildir. Sonuçları ile hem siz, hem de çevreniz hep birlikte perişan olabilirsiniz.
|