| |
|
|
Turizm, hizmet sektörünün herhalde en zor dalıdır
Bodrum'da yaz tatili geçirirken, mümkün olduğunca yeni turistik tesisleri ziyaret ediyor, esnafla da konuşuyorum. Örneğin bu sezon, Bursalı Sönmezler'in yaptırdığı ve 25 milyon dolara mal olduğu söylenen 5 yıldızlı "Baia" oteli hizmete girdi Gündoğan Koyu'nda. Rahmetli Ali Osman Sönmez'in oğlu Celal Sönmez, bu tekstil imparatorluğunu turizme de yöneltmiş. Görkemli, mükemmel bir tesis Baia. İlk sezonunu yaşamasına rağmen, yüzde 90'ın üzerinde dolu. Bu oteli gezerken "Bir girişimci neden turizme ve otelciliğe heves eder" diye merak ettim. Çünkü çok eziyetli, çok riskli bir iş bu. Hizmet sektörünün en zor dalı herhalde. Bütün yıl çalışıp, senede bir ay tatil yapan milyonlarca insan için, bu bir ay, sade manevi açıdan değil, maddi bakımdan da, değeri çok fazla olan kıymetli bir zaman. Dışarıdan turist getiren acentelerin yöneticileri ile de konuştum. Örneğin "Yaz Tatili" yapmak üzere kıyılarda rezervasyon yaptıran Batılı turistler, hava güneşli değil de bulutlu ve yağmurlu olursa, sigorta şirketlerinden tazminat istiyormuş. Yani artık "Hava durumu riski" bile var turizmde. Kendilerini insanların ve kitlelerin, tatilde problemsiz ve iyi bir ay geçirmesine adayan meslek sahiplerinin tümü, ne yazık ki yüklendikleri sorumluluğun farkında değil. Bu mesleği seçenler, "Ben" kavramını unutmak zorunda. Hiçbir otel, hiçbir tatil köyü, hiçbir yazlık site, onları inşa edip, işleten girişimcilerin egolarını tatmin etmeye yönelik kullanılamaz. Bu hizmetin karşılığında aldıkları para, çok kısa süreli ve çok değerli tatillerini geçirmeyi planlayan insanları bunaltmak, bezdirmek, problemler yaşatmak veya kazıklamak için kullanılırsa, bu çok kısa sürede geri teper. Bodrum'un dışa açıldığı ilk dönem Mavi Yolculuk kaptanlarından bazıları, ne denli zor bir işe giriştiklerinin farkında değillerdi. Teknelerindeki yolcuların mutlu ve tatmin olmasını sağlamaktan çok, kendi alışılmış yaşamlarına onları uydurmaya çalışırlardı. Bu yanılgıya düşenleri, rekabet kısa sürede piyasadan sürdü. Onların teknelerine bir kez binenler, bir daha binmedi. Şimdiki Mavi Yolculuk kaptanları ve mürettebat, işin bilincinde artık. Antalya turizme Özal döneminde açılırken, ilk tesislerin sahiplerinden bazıları da turizmden ve hizmetten habersizdiler. Bu ilk tesislerden birinin açılışına davetliydik. Tesisin iki ortağından bir olan Karadenizli müteahhidin "Bu otel benim. İstersem oteli boşaltır ve yakarım" diye mülkiyet hakkını vurgulayıp, biz gazetecilere hava bastığını gülerek hatırlarım. Turizm sektörü, çok kısa sürede bu müteahhit ve ortağını dışarı attı. Tesis el değiştirdi. Yazlık tatil siteleri de, neticede bu sektörün içinde. Senede sadece iki ay kullanılan ve dünyanın parasına satılan bu sitelerdeki yapımcılar ve yöneticiler de, bilinçli ve sorumlu olmak zorunda. Kendilerini mal sahibi, diğer site sakinlerini de saçma sapan kurallara uymaları gereken kalabalıklar gibi gördükleri takdirde, herkesin tatili zehir olabilir. Hiç unutulmaması gereken şey, turizmin ve buna bağlı hizmet sektörü dallarının tümünün, ciddi profesyonellik isteyen alanlar olduğudur... Hizmet iyi ve problemsiz verildiği takdirde, değerli tatillerini o hizmetin kalitesine güvenerek girişimcilere teslim edenler, ödedikleri paranın karşılığını aldıkları için mutlu olurlar. Aksi halde o girişimcinin itibarı, geleceği ve güvenilirliği tehlikeye girer. Bir daha malını ve hizmetini kimseye satamaz. Yani turizm, ciddiyet, sorumluluk, bilgi ve akıl gerektiren bir meslektir. Kimsenin, insanların çok değerli ve çok az olan tatil sürelerini ziyan ve zehir etmeye hakkı yoktur.
|