|
|
Sultan'ın kayınçosu
Zeki Bey, Saray Kumandanı'ydı Osmanlı'da... 150'liklere dahil olup sürgüne, San Remo'ya gidince Vahdettin'in yanından hiç ayrılmadı. Vahdettin'in izniyle kaldığı San Remo'daki geniş evde, hovardaca bir yaşam sürdürüyordu.. "Son Sultan"ın gündelikçisi Natali'yi hamile bıraktığı ortaya çıkmış ve olay, İtalyan basınında yer almasın diye epey para sarfedilmişti.. Kayınço, kumarhanelerden hiç ayrılmıyordu, "hanedan üyesi" sayıldığından kredi dahi açılıyordu ona. Çifte silahıyla geziyordu, parası yetmediğinde sınırlı ölçüde birikimi olan Vahdettin'in para işlerine bakan Doktor Reşat'ı sıkıştırıyordu, hatta Doktor Reşat, bir gün ölü bulunduğunda İtalyan polisi olaya el koydu ve "kayınbirader Zeki"yi sorguladı; San Remo Hapishanesi'ne gönderdi, ancak tekrar serbest kaldı, sonuç alınamamış, delil bulunamamıştı çünkü!. Kaymakam Zeki Bey, içki, kadın ve kumarın ağırlıkta olduğu lüks ve konforlu hayatını sürdürmeye devam ediyordu; hem de yine, Vahdettin'in son sterlinlerini yiyip bitirerek!. Son Sultan, bütün bunları görüp kahrediyordu ve daha bir acı çekiyordu. Derken, "sürgün evi"nde paralar suyunu çekti, Vahdettin, hayata veda etti (rehin tabut!) Zeki Bey, bu kez Fransa-Nice'te yaşayan Prens Ömer Faruk'a sığındı! Ancak para konusunda ondan yüz bulamadı, zaten o da parasızdı. Ve bir gece, odasında uyumadan önce mangal kömürü yakarak intihar etti. Geriye, "Muktedir kayınçonun tükenişi" isimli bir hikaye(!) kaldı.
|