"Go Home" savunması
Hadi buraya açıkça yazalım: Ben Başbakan Tayyip Erdoğan'ın aksine "Go Home"cu takımındanım. Masa başında oturup pazarlık yapmaktansa, bir alanda toplanıp dik başlar ve erkek haykırışlarla kendimi ifade etmeyi tercih ederim. Ayrıca marş kıvamındaki müziklerden hoşlanırım, meydan okumaları severim, sıkılmış yumruklara, kollardaki parti pazubentlerine kendimi yakın hissederim. Vallaha ne yalan söyleyeyim, slogan atmak da cezbeder beni. Hep birlikte aynı anda bağırmaktan tuhaf bir zevk alırım, bir tür dayanışma duygusuyla yenilenmiş hissederim kendimi. Bu garip zevkim nedeniyle "Memleketi sen mi kurtaracaksın"dan tutun da, "Bunların hepsi eskide kaldı"ya kadar bilinen ne kadar sevimsiz ve tatsız nasihat varsa hepsini dinledim büyüklerimden. Ama yine de uslanmadım.
*** Eskiden "yazıya çıkılırdı". Bir boya, bir fırça ve gönüllü koruma ordusu. Gecenin karanlığında en sert, en savaşçı cümleler, duvarlara en kalın ve en erkek harflerle yazılır, sabah olunca duvarlardaki egemenlik karşısında şehrin "kurtarıldığı" düşünülür ve bundan dolayı gurur duyulurdu. "Yazıya çıkmak", 12 Eylül'ün silindir gibi ezip geçtiği günlerin ardından bir anda sona ermiş bir eylem biçimidir. O matrak "duvar yazıları" kitabının yayınlanmasından sonra da büsbütün unutuldu.
*** Artık eylemlerin de eski tadı kalmadı. İstanbul Valisi'nin ve Emniyet Müdürü'nün onayıyla yapılan, daha çok "Basın açıklaması" kıvamında eylemlere tanık oluyoruz. Artık haber merkezlerine "Uzaylılar Beyoğlu'nda NATO'yu protesto edecek" ya da "Ankara Esenboğa Havalimanı'nda Bush'u yakalama timi tatbikat yapacak" türünden bilgi notları geliyor. Amaç, NATO protestolarından bıkmış haber merkezi yöneticilerinin, "Buradan ekmek çıkar galiba, gidin bakalım ne yapacaklar" diye muhabir kamera yollamalarını sağlamak.. Bu tür hoşluklar da olmasa tek sütuna bile giremeyecek protestolar. Daha çocukça eylemlere de imza atılıyor. Mesela bazıları Sultanahmet Adliyesi'ne gidip, Bush hakkında suç duyurusunda bile bulunuyorlar, ABD Başkanı Türkiye'ye geldiğinde "savaş suçlusu" olarak gözaltına alınıp adliyeye çıkarılsın diye.. Naifliğin dozunun ne kadar arttığına dikkatinizi çekerim. Belki de ben bu naifliğe hasta oluyorum..
*** Yazının sonunda iki uyarı: BİR: Her şeye rağmen bu tür eylemlerin hak olduğunun idrak edilmesi önemli bir gelişmedir. İKİ: Dün Fatih'i kana bulayan saldırıyla NATO karşıtı barışçı eylemler arasında hiç kimse bir bağ kurmaya çalışmasın. Çünkü birini hala "imkansızı isteyen" bir avuç gönüllü yapıyor, diğerini ise kimin maşası olduğu bilinmeyen karanlık eller.
|