| |
|
|
Artık dikiş tutmaz
Efe-Zeynep Özal Evliliği
Rahmetli Turgut Özal'ın oğlu Efe Özal şaşırmış. "İçkim yok, kumarım yok, çapkınlığım yok... Eşim Zeynep benden niçin boşanmak istiyor; anlamıyorum" diyor. Semra ve Turgut Özal, oğullarını nasıl yetiştirdiler bilemiyorum tabii. Çünkü çocuk yetiştirmek, psikolojideki ve pedagojideki onca ilerlemeye rağmen hala fotoğrafçılığın arkaik dönemini andırıyor: Ortaya nasıl bir şey çıkacağını bilemiyorsun. Semra hanım ile Turgut beyin sosyal, dışa dönük, arkadaş canlısı insanlar olduğunu biliyoruz. Onların bu özelliği kızları Zeynep Özal'a ciddi bir biçimde yansımış. Ahmet Özal'a, eh, az buçuk geçmiş. Efe Özal üzerinde ise sanırım hiç etkisi olmamış. Özal ailesinde en içe kapanık, en asosyal, 'cemiyet hayatına' katılmaktan en çok rahatsız olan Efe herhalde. Şimdiye kadar çizdiği portre bunu gösteriyor.
*** Yakından mı tanıyorsun" diyeceksiniz. Hayır. Ama sürüyle sosyete dergisi çıkıyor ülkemizde. Gazetelerde magazin köşeleri var. Bu yayınları hazırlayan arkadaşlar habere aç. Efe ve eşi Zeynep Özal'ı bir kokteylde, bir yemekte, bir açılışta görecekler de... Deklanşöre basmayacaklar... Mümkün değil! Ancak hafızamızı yokladığımızda Efe ve Zeynep'in bu türden pek az fotoğrafı geliyor aklımıza. Belli ki hareketli, göz önünde bir sosyal yaşamdan kaçıyorlar. Aslına bakılırsa buraya kadar bir sorun yok. İnsan ünlü bir soyadına sahip diye ille de ortalıkta mı dolaşmalı? Frenklerin 'low-profile' dedikleri bir hayat da sürülebilir pekala. Kameralardan, flaşlardan, haber çarklarından uzak; sakin, huzurlu bir hayat... Ancak... Anlaşılan o ki durum böyle değil. Bir taraf, yani Efe Özal, gözlerden uzak olmaya çalışıyor. Ama bunu sadece kendisi için değil, ailesi için de istiyor. Hatta, 'eşinin mahkemeye verdiği dilekçeye göre' bu konuda baskı da yapıyor: "Ailemin yanına gitmek istediğimde cep telefonuma el koymakla tehdit ediyor." Diğer taraf, yani Zeynep Özal ise, tahminim o ki, iki çocuktan sonra; daha açık, daha sosyal, daha hareketli bir yaşamı özlüyor. Vakit geç olmadan!
*** Özetle: "İçkim yok, kumarım yok, çapkın değilim" demek, demode bir savunma biçimi. Hiçbir geçerliliği kalmadı. Çağdaş kadın, erkekten başka meziyetler bekliyor. Hatta biraz içki... Eğlence mahiyetine oynanan kumar... Hadi bir adım daha öteye gideyim; ele güne rezil olmadan yapılan küçük kaçamaklar dahi 'yeni kadın' için pek önemli değil. Zeynep hanımın, Efe'ye başkaldırısında başka sebepler var mı? Bilemem. Ama gördüğüm kadarıyla Efe, eşini hiç mi hiç anlamamış. Bu evlilik zorlanmış ve yırtılmış. Artık dikiş tutacağını sanmıyorum.
|