| |
|
|
Doğada huzur bulamamak
Şahane klişelerimiz var. Onları gelişigüzel kullanıyoruz. Mesela 'Doğada huzur buluyorum' demek bunlardan biri. Doğanın sessiz ve sakin olduğunu, trafik gürültüsü ya da büyük kent koşuşturması gibi bizi rahatsız etmediğini öne sürüyoruz. Acaba bu doğru mu? Yani doğal ortam her zaman huzur verici mi? Bizi hiç rahatsız etmiyor mu? Ne gezeeer! Şu satırları yazarken dut ağaçlarıyla dolu bir yerde oturuyorum. Ağaçlardan birinin kalın dalında bir cırcır böceği var. Hemen karşımda, beş metre ötemde. Ötüyor da ötüyor. Ama ne ötme! Ciyak ciyak. Kim bilir kaç 'desibel' gücünde? Ciddi ciddi gürültü yapıyor. Gazeteyi masanın üstüne seriyorum. Şöyle keyfini çıkara çıkara okuyacağım. Pat! Kuşun biri pisliyor. Yarısı kağıdın üstüne yarısı parmağımın kenarına. Bir peçete bulup siliyorum. Plajda yürüyorum. Taşlar ayağıma batıyor. Acıtıyor. Dengemi yitiriyor sonra zar zor toparlanıyorum. Güneş tepede. Cayır cayır. Fırına girmiş gibiyim. Yakıyor. Arazide yürüyorum. Yol zaten yok. Toprak engebeli. Her an ayağımı burkabilirim. Etraf dikenli bitkilerle dolu. Kolumu, bacağımı çiziyorlar. Bir ağacın gölgesinde otururken karıncalar geliyor. Bacağımın üstünde, elimin kenarında telaşlı telaşlı yürüyorlar. Acaba bu çevrede yılan da var mıdır? Yatağa uzanıyorum. Cırcır böceğinin sesi uzaktan hoş gelir. Tam rahatlayacakken, bu kez bir sivrisinek beliriyor. Vızıldıyor. Önemsemiyorum. Gelip ayak bileğime konuyor. Önemsemiyorum. Derken bir kaşıntı hissi. Kahrolası sokmuş işte. Saatlerce kaşınıyorum. Velhasıl: Uğraşıyorum... Didiniyorum... Dikkat ediyorum... Sakınıyorum... Tetikte bekliyorum... Acı çekiyorum... Tedirgin oluyorum... Yoruluyorum... Kaşınıyorum... Ovuşturuyorum... Yanıyorum... Boğuluyorum... Doğada huzur bulduğunu kim söylüyor? Yalan söylüyor! Doğayı sevmek başka, onda huzur duymak başka...
|