Her pazar ihanet
Brütüs'ün Sezar'a tarihi ihaneti, ihanet tarihinin de miladı sayılıyor. Sezar ölünce değişiyor, Batı Roma İmparatorluğu'nun kaderi. Ve ne yaman bir çelişkidir ki, insan yüreğinin tek başına kaldıramayacağı ihanet duygusu, insanlık tarihinin kaldıracı oluyor. İttihat ve Terakki Osmanlı'ya ihanet ediyor. Mustafa Kemal İttihat ve Terakki'ye. Dostların yolları acıların depremleriyle ayrıldıkça, yollar dağları tepeleri aşıyor. Cumhuriyet Osmanlı'ya ihanet ediyor toptan. Doğup büyüdüğü baba ocağına dargın düşüyor. İsmet Paşa'yla, Mustafa Kemal'in kırgınlıkları belki ihanet çizgisine kadar varmaz, ama Serbest Fırkacılar, Mustafa Kemal'e ihanet ediyor. Sonra Celal Bayar, İnönü'ye. İhanet çok partili demokrasiye giden yolun taşlarını döşüyor. Halk fırkasına bir ihanet hançeri de Demokrat Parti'den iniyor. Bayar'la Menderes'in kırgınlıkları belki ihanet çizgisine kadar varmaz, ama Demirel, has bürokratı olduğu Menderes çizgisine ihanet ediyor yıllarca... İhanetler, acılar sarsa da eski dostların yüreğini, her ihanetin sonrasında bir başka medeniyet asrının eşiğinden adımını atıyor ülke... Ve sonra bürokratı olduğu Menderes'e ihanet eden Demirel'e de, bürokratı Özal ihanet ediyor. Bir ihanet de Çiller'den geliyor sonraları Demirel'e... Özal'a da yuvasında büyüyüp serpilen Mesut Yılmaz ihanet ediyor. Şimdilik orada duruyor ihanetler sağnağı, ol cephede... Bitiyor mu? Ecevit, Paşası'na ihanet ediyor. Ancak ol cephenin cümle sosyal demokratları da Ecevit'e... Belki Ecevit onlara... Baykal İnönü'ye, İnönü siyasetle birlikte yarı yolda bırakıverdiği yol arkadaşlarına. Bir başka cenahta da, Erdoğan hocası Erbakan'a ihanet ediyor. Her adımında insanlık, habire ihanet tarihinin sayfalarına malzeme taşıyor. Lenin çarlığa, Troçki Lenin'e, Gorbaçov tüm Sovyet tarihine ihanet ediyor. Birlikte tüm Sovyet tarihine ihanet ettikleri Yeltsin de Gorbaçov'a... Müslüman ve Arap Ortadoğu'nun kaç yüzyıllık geçmişinde, her kum tepesinin altından ihanet çıkıyor. Şu anda dahi, iktidar saltanatı süren Arap liderlerin hemen hepsi, bir zamanlar dava arkadaşlığı ettiği eski dostların yıkılmış saltanat sarayları üstünde hüküm sürüyor. İhanetler, iktidar kavgalarının dost hançerleriyle yazılmıyor ki, yalnızca... Televizyon radyoya ihanet ediyor. Akşamüstlerinin yalan rüzgarları, kuşluk vakitlerinin 'arkası yarın'larını susturuyor. Arabesk, Klasik Türk Müziği'ne ihanet ediyor, pop müzik arabeske... Biz dün inandıklarımıza ihanet ediyoruz, CD-Rom'lar kitaplara... Yalnızca selüloz beyazından platin ışıltılarına tav olsak neyse. Asırlık kitaplarda ak kağıt üstünde solmuş düşünceler, yeni fikriyat hançerleriyle kan revan ediliyor. Ferman tanımaz deli dolu İstanbul sevdaları Anadolu'da sakin bir nehir gibi akan küçük, ama mesut hayatlara ihanet ediyor. Erkekler kadınlarına, kadınlar erkeklerine, oğullar babalarına, kızlar analarına ihanet ediyor. Renkli ve ofset gazeteler, siyah-beyaz fikir destelerine, gazinolar ve barlar, yazlık sinemalara... Ve bir yığın insan, söylenenlere inanıp en sadık, en nikotinli ve en kanserojen dostu sigaraya ihanet ediyor. Velhasıl... Her pazar, ihanetle yaşıyor insanoğlu. Ne mi kaldı geriye? Kaldı, kaldı... Bir kendiniz var ihanet edemeyeceğiniz. Bir de.. Bir de aşk.. Yarın pazar.. İhanet etseniz de aşıklarınıza, siz siz olun sakın ola ihanet etmeyin aşka...
|