| |
En tehlikeli soru: Bu iş kime yarar?
Bu havanın sürmesi lazım.. Ankara, imam hatip krizi nedeniyle bir ara patinaj yaptı ama NATO zirvesiyle yelkenlerini yeniden doldurdu.. Ekonomik göstergeler, Türkiye'nin çok iyi bir yolda olduğunu gösteriyor.. Ama şunu de belirtelim; henüz yatırım ortamını oluşturamadık, uluslararası sermayeyi çekmeyi başaramadık, istihdam yaratamadık.. Çünkü herkesin yanıtını aradığı tek soru var.. 24 Aralık 2004'te ne olacak? AB ile tam üyelik görüşmelerine başlayacak mıyız? Ekim ayında yayınlanacak olan ilerleme raporu, büyük dönüşümün ilk işareti olabilir.. Yatırımcıları hareketlendirmeye başlayabilir ama yeterli olmaz.. Herkes AB Zirvesi'ni bekler.. İşte bu tarihe kadar Ankara'nın çok dikkatli gitmesi gerekir.. Gerginlik yaratacak, kamplaşmaya neden olacak, siyasi tartışmalara yol açacak konuları rafta tutmalıyız.. Artık belli oldu.. Hangi partiden olursa olsun, hangi siyasi görüşü savunursa savunsun, büyük kitlenin ortak bir hedefi var.. O da AB..
CHP ile AKP taban tabana zıt iki parti diyelim.. Gidin, CHP'lilere de AKP'lilere de sorun; her iki kesim de 'Mutlaka tarih almalıyız' diyor.. Sokaktaki adam da bunu söylüyor, üst düzey yöneticiler de.. Peki tarih alırsak, bu, kimin kar hanesine yazılacak? İşte en tehlikeli soru bu.. Çünkü bu sorunun yanıtı hedef saptırır.. Yolumuza taş koyar.. Neden mi? Bu AKP'ye yarar diye düşünenler ne yapacak? AKP'ye yaramasın diye engel mi çıkaracak? Direnç mi gösterecek? O zaman da Türkiye hedefine ulaşamaz.. Yapılacak tek şey var: Bu soruyu hiç sormamak, bu düşünceyi kafamızdan atmak.. 'Türkiye'nin kar hanesine yazılır' diyerek işin içinden çıkmak.. AB'yi iç siyasetin üstüne çıkarmalıyız.. 'Eyvah, AKP'nin yelkenleri dolacak' evhamından kurtulmalıyız..
İstanbul'da başarılı bir zirve yapıldı.. Şimdi iktidarda AKP var diye başarının üstüne perde mi çekmemiz gerekiyor? Hayır.. Tam tersi.. Başarılı olanı alkışlayalım ki yeni başarılara imza atsın.. Dün büyüme rakamları açıklandı.. Yılın ilk çeyreğinde büyüme hızı 12.4.. Büyüme istihdam demek değil mi? Peki şimdi bizim, bu da AKP'nin işine yarayacak diye hayıflanmamız mı gerekir, yoksa Türkiye iyi bir kulvara girdi, böyle giderse 2005 daha iyi olacak diye sevinmemiz mi? Siyasi görüşümüz ne olursa olsun; hangisi? Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç diyor ki: '2004 yılı çok müspet. Anadolu'yu sık sık dolaşmaya başladım. İnsanlarla birebir konuştuğum zaman, bu makroekonomik iyileşmenin tam anlamıyla sokağa yansımadığını görüyorum.' Koç haklı.. Hepimizin ortak hedefi, sokağı rahatlatmak olmalı.. Geliri yükseltmek, yaşam kalitesini artırmak.. Bunu hangi parti başarırsa, alkışı o alır.. Ama bunun yararını hepimiz görürüz.. Bu topraklarda yaşayan herkes..
|