| |
Diktatörlerin ortak karakteri..
Saddam Hüseyin, sonunda yargıç önüne çıktı ve bir diktatörün söylemesi gereken her şeyi söyledi.. Mahkemeyi reddetti.. Kendisinin Irak Devlet Başkanı olduğunu iddia etti.. Balkanları kana bulayan diktatör Miloseviç de aynı tutumu izlemiş, yargıçlara 'Siz kim oluyorsunuz' demişti.. Demek ki diktatörlerin ortak karakteri var.. Yaptıklarını, kendilerine verilmiş bir hak olarak görüyorlar.. Ülkeyi tapulu malları sayıyorlar.. Kendilerine hesap sorulamayacağına inanıyorlar.. 1988 yılında 5 bin kişinin kimyasal silah kullanılarak öldürüldüğü Halepçe katliamı sorulduğunda verdiği yanıt, bu ruh halinin en güzel göstergesiydi.. Sadece 'Duydum' dedi.. Kuveytlilere 'köpek' diye hitap ederek işgalini savundu.. Miloseviç de Saddam da uluslararası gücün müdahalesiyle devrildiğine göre, akıllara hemen şu soru geliyor: Dünya, özellikle NATO bundan sonra daha mı aktif davranacak? Bunu şunun için soruyorum.. Saddam'ın suç listesine bakın.. 1974 yılına, din adamlarını öldürtmesine kadar gidiyor.. Siyasi rakiplerini öldürtmekten, onlarca katliama imza atmaya kadar uzanıyor.. Suç tarihlerine bakıyoruz; 15 yıl, 20 yıl önce işlenmiş.. Dünya susmuş.. Kınamanın ötesinde bir şey yapamamış.. Saddam türü diktatörleri içerden devirmek imkansız olduğuna göre bu görevi artık dışardan birileri mi üstlenecek? Veya birileri üstlenmeli mi? BM'nin bu tür olaylara, bu tür katliamlara sessiz kalmayacağı belli.. O zaman BM'nin vurucu gücü de, jandarma kuvveti de artık NATO olacak.. Yeni NATO.. İstanbul Zirvesi'nde buna karar verildi.. NATO, Avrupa'nın dışına çıktı..
Ve eğer Irak'ta istenilen başarılırsa.. Irak, birkaç yıl içinde istikrarlı bir ülkeye dönüşüp, seçimle işbaşına gelinen bir ülke olursa, 'Halkların kendi kaderini tayin etme hakkı' diye savunulan kavram da tarih sayfalarına gömülecek.. Global dünya, halkların kendi kaderini belirlemelerine izin vermeyecek.. Çünkü şu görüldü: Diktatörler kendi ülkelerini işgal edebiliyor.. Son seçimde Saddam tüm seçmenlerin, yüzde 99 demiyorum, yüzde yüzünün oyunu aldı.. Saddam'ı yargılayan yargıç da oy vermiş olmalı.. Saddam 'Halkın iradesi doğrultusunda hala devlet başkanıyım' dese bile, halk iradesinin olmadığı ortada.. Saddam silah zoruyla, ölüm tehdidiyle, sürgün korkusuyla oy toplamış.. Irak halkının kendi kaderini belirleme hakkını elinden almış..
Peki, Şimdi bu hak, halka geri mi veriliyor? Hayır.. Irak halkının kaderini bu kez uluslararası güç belirliyor.. 'Yönetim şekliniz böyle olacak, şu şekilde yaşayacaksınız, ülke zenginlikleri böyle kullanılacak' diye birileri belirliyor.. Yeni dünya düzeninin kuralı bu galiba..
|