| |
|
|
'Laptop' işkencesi
Diz üstü bilgisayarlarla ilgili reklamlar bize ne gösteriyor? Diyelim ki bikinili, fıstık gibi bir kadın, plajda 'laptop'uyla çalışıyor. Hem güneşleniyor, hem de raporunu yazıyor... Bir başkasında 30'lu yaşlarındaki yakışıklı yönetici, üstünde tişörtü ve şortu, denize nazır bir kafeden e-posta yolluyor. Reklamlar dünya ile aramıza pembe bir gözlük gibi giriyor. Beyaz yalanlar söylüyor. Peki ya gerçek ne? Marmaris-Mesudiye'deki 'Gabaklar' pansiyonun lokanta-kafesinde köşe yazımı bitiriyorum. Cep telefonunu modem olarak kullanarak 'word' dosyasını İstanbul'a geçeceğim. Ancak ceptelin ekranında ya 'Cosmote' yazıyor ya da 'Vidafone GR'. Yani ben Türkiye'deyim ama telefonum Yunanistan'da. Ne yapmalı? Buradaki arkadaşlara danışıyorum. "Aha şurada, palmiyelerin orada, Turkcell'i çekiyor" diyorlar. Bilgisayarı, 'mouse'u, cepteli yüklenip yola çıkıyorum. Kızgın güneşin altında 300 metre yürüyorum. Derken ceptelde Turkcell logosu beliriyor. Güneşin vurduğu yerlerde ekran yansıma yapıyor. Görmek mümkün değil. Çamların altında gölge bir yer buluyorum. Bilgisayarı açıyorum. Cepteli 'kızılötesi'ne ayarlıyorum. Destek olarak bir dal parçası kullanıyorum. Bağlantı kurulunca çocuklar gibi seviniyorum. Tam o sırada kocaman bir karınca tuşlar üstünde geziniyor. Üfleyerek onu uzaklaştırıyorum. Ağaçtan kopan minik bir dal parçası düşerken ekrana çarpıyor ve rakam tuşlarının arasına giriyor. Ben bunlarla uğraşırken karşımda deniz, tepeler, Kızılbükü koyuna demirlemiş teknelerden cup yapan insanlar var. Yazıyı geçince rahatlıyorum. Pansiyona dönerken, "Reklama inanma, reklamsız kalma" diye düşünüyorum. Yerime oturup soğuk bir bira ısmarlarken saati öğrenmek için ceptelime göz atıyorum: 13:17, Vidafone GR yazıyor ekranda...
|