İzmir'de ölüm
Yemekte gelen notu aldığımda birileri şaka yapıyor sandım. Notta, "Ahmet Piriştina kalp krizi geçirip vefat etmiş" yazıyordu. Ölüm ve Piriştina, benim için yan yana gelmesi olanaksız iki kelimeydi. Bu kadar genç bir insanın arkasından dili geçmiş fiil kullanmak ne kadar zor, ne kadar acı. Giderek gündemden düşen, futboldan sanayiye hızla gerileyen İzmir'in son yıllarda çıkardığı en büyük yıldız oydu. İzmir'in siyasete armağanıydı. Daha yapacak çok işi vardı. Zamansız, acele bir ölüm oldu. Bir İzmirli'ye hiç yakışmadı. Bizler her işi ağırdan alırız aslında, ölümü bile. Piriştina bu kez acele etti. Daha çok yolu vardı Oysa İzmir'in ve siyasetin ona daha çok ihtiyacı vardı. CHP içinde farklı bir ses olarak yükselme ihtimali çok yüksekti. İzmir'in sıcağını Türkiye siyasetine taşıma şansı ve özlemi elbette vardı, yapamadı. Biz İzmirliler, yaşımız, işimiz ne olursa olsun memleketimizden kopamayız. Başka bölgeler gibi hemşehrilik ilişkilerine dayalı yaşamayız, İzmirliler Derneğimiz yoktur. Ama o kenti yaşamımızın her anında ruhumuzda hissederiz. Her pazar günü İzmirspor'un, Göztepe'nin, Karşıyaka'nın, Altay'ın maçı ne oldu diye merakla beklememiz ondandır. İzmir, biraz daha fazla Batı, biraz daha fazla demokrasidir bize göre. İzmir, bir bakıma kadın ve erkeğin en eşit olduğu kenttir. Kendisi biraz paslanan "gavur İzmir", gönlümüzde gerçekleştirmek istediğimiz Türkiye'dir. Aldığı onca göçe rağmen, ruhunda Avrupa Birliği'ne girmiş tek kentimizdir bence. O İzmir son yıllarda boynu bükük kaldı, esamisi okunmaz oldu. Önce futbol takımları düştü birer birer, ardından büyük şirketleri. Bir dönemin gözde ihracat merkezi sıradan bir taşra kenti haline bürünür oldu. Çeşme sanki İzmir'in önüne geçti. Bu dönemde İzmir'den çıkan gerçek marka Piriştina idi. Ege'nin incisini Türkiye gündemine yeniden taşıdı. Partisinin üstünde bir popülerlik elde etti. CHP'nin büyük kentlerde kazandığı tek kent, onun imzasını taşıyordu. Halkla ilişkisi, Ankara deneyimi, parti içindeki beğenilirliği, onun artık Türkiye politikacısı olmaya hazır olduğunu gösteriyordu. Körfez onun mirası CHP'ye belli ölçüde Ege'nin liberalizmini taşıma şansı vardı. Ege'nin, Körfez'in maviliğine sevdalıydı. Tam masmavi oluşunu göremedi ama en büyük mirası "Mavi ve temiz bir Körfez" ve denizle barışmış bir İzmir oldu bence. Kordonboyu onun İzmirliler'e emanetidir. Bundan böyle kimsenin o güzel sahili bozmasına izin vermemek İzmirliler'in boynunun borcudur. Piriştina'nın ruhunun huzura ermesi, onun en güzel eserine sahip çıkmakla olur. İzmirliler, onu huzur içinde uyutun.
|