Zana Strasburg'ta ödülünü almalı
Eski DEP milletvekillerinin cezaevinden çıktıktan sonra iki gündür yaptıkları açıklamalarına bakıyorum. Başta Leyla Zana olmak üzere, hepsi de belirli bir olgunluk içinde konuşuyorlar. Sözlerinde bir başkaldırı, tehdit, sitem yok... Cezaevinde 9.5 yıl yatmanın getirdiği bir isyan da söz konusu değil. Benzer bir tablo geçmişte de yaşamıştı. Türkiye Birleşik Komünist Partisi üyesi Haydar Kutlu ve Nihat Sargın, 1987'de kendi istekleriyle Türkiye'ye gelip teslim olduklarında, sanki komünizmi de beraberlerinde getirdikleri varsayılmıştı. Dünyanın birçok yerinden, kendi ülkesinde kişisel hakkını dahi savunmaktan aciz olduğu her halinden belli birçok kişi de Ankara'ya akın etmişti. Bugün CHP'nin Genel Merkez olarak kullandığı, o dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin merdivenleri Hyde Park Köşesi haline gelmişti. Dönemin Başbakanı Turgut Özal, Türk Ceza Kanunu'nun 141 ve 142'inci maddelerinin kaldırılması için yaptığı mücadeleyi Meclis'te kazanınca her şey bir anda bitti. Türkiye Birleşik Komünist Partisi yöneticileri Haydar Kutlu ve Nihat Sargın 900 gün tutuklu kaldıkları cezaevinden çıktıklarında, ortaya çıkan tablo önceki gün yaşanandan farklı değildi. O gün, Türkiye'ye beraberlerinde komünizmi de getirecekleri iddia edilen Kutlu ve Sargın'ın, ne gelişleri ne de serbest kalışları bu savı doğru kılmadı. Aksine, sadece Avrupa Birliği yolunda Türkiye'nin ayağına bağ oldu.
Karayalçın'ın sitemi Eski DEP milletvekillerinin mahkumiyeti, DYPSHP koalisyonu döneminde gerçekleşmişti. SHP lideri Murat Karayalçın ile dün sohbet ederken, 11 yıl önce Kürtçe konuşmanın, televizyondan yayın yapılmasının, şarkı türkü kasetleri çıkarılmasının "kültürel renklilik olduğunu" söylediklerini anımsattı. Kürt sorununun bu yolla daha rahat çözüleceğini söylediklerini hatırlattı. Karayalçın, derin bir iç çekip ekledi: "O zaman bölücülükle, hainlikle suçlanmıştık. Bugün AB dilinden söylenince kabul görüyor, oysa 11 yıl önce biz bunları Türkçe söylemiştik..." SHP lideri, 11 yıl önce Türkiye'de yaşananların benzerinin bugün dünyanın başka ülkelerinde de gerçekleştiğini belirtip ekledi: "Dışişleri Bakanımız Sayın Abdullah Gül, hafta sonu Mısır'a yaptığı gezide Büyük Ortadoğu Projesi ile ilgili görüş alışverişinde bulunurken, Arap Ligi Başkanı Amr Musa, 'dışardan telkinle bize demokrasi getirilemez, kendimiz için bunu yaparız çözeriz' demiş. Bir zamanlar biz de AB için bunları söylüyorduk."
Dağdakiler şehire Dokunulmazlığı kaldırılıp cezaevine giren ve bir süre yattıktan sonra serbest kalan eski DEP milletvekillerinden Sırrı Sakık da dün benzer bir yaklaşım gösterdi. Önceki gün TRT'de Kürtçe yayının başlamasıyla, dört arkadaşının serbest kalmasının aynı güne rastlamasına dikkat çekti ve "Bu bir milattır" dedi. "Acılarla dolu 11 yılın birikiminden biz de yararlanacağız" diye devam etti. Bir de adı Kongra-Gel olarak değiştirilen örgüte katılan eski arkadaşlarına mesaj gönderdi: "Dağdakiler şehire inmek isterken, şehirdekilerin dağa çıkmasını anlamak zor..." Irak'a gidip geldiğini belirtti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ABD'den döndüğünde kendisini ziyaret edip, Irak'taki gözlemleri ile ilgili bilgi vermek istediğini söyledi.
Ödülünü gidip almalı Hapisten çıkan eski DEP milletvekilleri, kalabalık bir heyet ile Diyarbakır'a gidecek. Eski DEP milletvekilleri bu gezinin yeni bir gerilime neden olmaması konusunda dikkatliler. Önceki gün cezaevinden çıkan Leyla Zana'nın önünde bir gezisi daha var. Zana'ya bir süre önce Avrupa Parlamentosu tarafından Sakharov Düşünce Özgürlüğü Ödülü verilmişti. Bu ödülü almak için Ocak ayında yapılan törene cezaevinde bulunduğu için gidememişti. Zana, şimdi Strasburg'a gidip ödülünü bizzat almalı. Hatta, cezaevinden çıktıktan sonra söylediği sözleri Avrupa Parlamentosu Başkanı Pat Cox'a da, başkalarına da söylemeli. Bu konuda hükümet de kendisine destek vermeli. Böylece Türkiye'nin son iki yıl içinde nereden, nereye geldiği gösterilebilmeli. Görülecek ki Zana'nın bu ziyareti Türkiye'nin Aralık ayında AB'den müzakere tarihi almasına da büyük katkı sağlayacak.
|