kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Euro 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
    Kampüs
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Celik @ SABAH
 

Türkiye nerelidir?

Türk modernleşmesi ile beraber başlayan ve her noktaya sirayet eden bir tartışmadır Türkiye'nin nereli olduğu... Türkiye'nin Avrupalı mı, Asyalı mı, Ortadoğulu mu yoksa başka bir yerli mi olduğu tartışmaları, Türkiye'yi "müstakil bir varlık" ve "bağımsız bir siyasi proje" olarak düşünememe zaaflarını barındırır.
Türkiye üzerine fikir yürütürken çok uzun zamandan beri bu zaaf, bazen gizli, bazen de açık biçimde tartışmalara ve saflaşmalara rengini verir.
Çoğu kez de Türkiye'nin nereli olduğu hakkındaki tartışmalar, içerideki bir poziyonu ya da iktidar arayışını güçlendirmek üzere yapılır.
Bu nedenlerle bu tür tartışmalar çoğu kez bağımsız bir yer belirleme/tanımlama tartışması değil, başlıbaşına belli iktidar stratejilerinin ya da uluslararası projelerin enstrümanı olarak gelir önümüze. Tabii ki bu zaaflardan arınmış tartışma zeminleri de vardır...


AB yolunda ilerleyen Türkiye'nin ne kadar Avrupalı olduğunu anlatmak üzere kimi Avrupalılar zaman zaman Osmanlı'ya "Asya'nın hasta adamı" denmediğini, "Avrupa'nın hasta adamı" dendiğini hatırlatarak, bu deyişi Türkiye'nin Avrupalılığının bir tür tarihsel delili olarak sunuyorlar.
Öncelikle belirtmeliyim ki, bu deyişden yola çıkılarak anlatılmak istenen şey belli bir pozitif yaklaşımı üretmek için yapılsa da, siyasal varlığımızın yönüne ilişkin bir açıklama biçiminin "hasta adam" türü bir düşkünlük ifadesi üzerinden yapılması hoşuma giden bir şey değil.
Bununla beraber yine de bu deyişin açıklayıcı taraflarını ele almak gerekiyor.
Osmanlı'dan itibaren Türkiye'nin Avrupa'ya yönelişi bir güçlü yapının yörüngesine girme ya da belli bir kültürel güvensizliğe dayanmamaktadır. Bugün de asla böyle olmaması gerekir.
Avrupa'ya yöneliş, güçlü siyasi odakların yörüngesine girerek hayat sahası açmak şeklinde değildi. Bu coğrafyada ve bu coğrafyayı tanımlayan siyasi algıda böyle bir yaklaşım yok.
Bu yönelişin altında bir tür kültürel güvensizlik durumu da söz konusu değildir. Avrupa ile etkileşimimiz, başka kültürlerle özgüven içinde temas etme ve zenginlik yaratma tutumudur. Bu yönüyle de aslında kendine güveni yansıtır.
Avrupa'ya yönelişin esasında, bu özgüvenden kaynaklanan, daha ileri modelleri kendi varlığının parçaları haline getirme ve böylece geleceğe daha da zenginleşerek yürüme tavrı vardır.


Türkiye'nin Avrupalı mı, Asyalı mı, Batılı mı, Doğulu mu, yoksa başka bir yerli mi olduğu tartışması, yukarıdaki şema ihmal edilerek konuşulduğunda, başta değindiğimiz yanlışlıklar ortaya çıkar.
Türkiye Türkiyeli'dir. Öteden beri, tarihin çok kritik dönemeçlerinde bu özgüven sayesinde doğru rotada yol alınmıştır.
Yukarıda adı geçen bütün coğrafi, kültürel ve siyasi adresler, Türkiye'nin derinliğini oluşturan tarihsel koridorlardır. Bu tarihsel koridorların siyaset diline tercümesi, Türkiye'ye çok geniş bir manevra alanı içinde dinamik tutumlar geliştirme imkanları sunmaktadır.
Bugün Avrupa ile olan temas, Türkiye'nin tek bir tarihsel koridora ve siyaset şemasına ingirgenmesi olarak anlaşılmamalıdır.
Şu anda en büyük stratejik hedefimiz olan AB üyeliği, tüm bu tarihsel koridorlardan beslenen zenginliğimizi, bilinen en ileri modeller içinde geliştirmek ve daha verimli kılmak içindir.
Bu nedenle esas olan Türkiye'nin Türkiyeli olmasıdır. Bu esas, çeşitli tarihsel nehirlerin zenginliğini elde tutarak, bu coğrafyada en ileri siyasi modelleri tesis etme çabalarının değişmez zeminini oluşturmaktadır...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Türkiye'nin nükleer gücü   / 13-06-2004
 Çarşamba ve Perşembe ilişkisi   / 11-06-2004
 Sistemin meşruiyeti   / 09-06-2004
 Sol: Toplumsal proje mi, iktidar projesi mi?   / 07-06-2004
 KOBİ'ler ve güçlü demokrasi   / 06-06-2004
 Vahşetin ilacı: Kadın eli...   / 04-06-2004
 Cennet ve cehennem arasında güvenlik   / 02-06-2004
 Türkiye nerelidir?   / 31-05-2004
 AB'nin sınavı: Irak ve Filistin   / 30-05-2004
 Yine ve yeniden sol   / 28-05-2004
ERGUN BABAHAN
Teröre lanet...
TRT'den Kürtçe yayının başlaması, DEP'li...
ERDAL ŞAFAK
Zana'dan Karayalçın'a
Leyla Zana ve arkadaşlarının...
AHMET HAKAN COŞKUN
Hangisi daha çağdaş: Mısır mı, Türkiye mi?
İdeolojisini...
MEHMET BARLAS
Toplumsal fobileri acaba bir gün aşabilecek...
ÖMER ÇELİK
Siyasi oryantalizmin ötesine geçmek...
CHICAGO...
ÖMER LÜTFİ METE
Asıl bela Kürtler'in 'Türk' sorunu

Hazret-i Ali;...
SAVAŞ AY
Kütahya'da çini işinden Çin işine!..
İdeolojisini...
REFİK DURBAŞ
Tabutu sahipleri aldı
SABAH gazetesinin 07.05.2004...
Ordu geliyor
Ordu geliyor
1989’da Bulgaristan’dan göçen Hatipoğlu, sprint yıldızları...
Yanal sıkı takipte
Yanal sıkı takipte
A Milli Takım'ın hocası 2006 Dünya Kupası elemelerindeki rakibimiz...
En azından altı ay daha bu ateşkes bozulmamalı
En azından altı ay daha bu ateşkes bozulmamalı
Cezaevinden çıkan DEP'li eski milletvekilleri Diyarbakır halkıyla...
DEP'lilerin hepsine farklı oy kullandım
DEP'lilerin hepsine farklı oy kullandım
Gül, 91 yılında DEP'lilerin bazıları için 'hayır' oyu kullandığını...
Ne camiye ne kiliseye yaranabildik
Ne camiye ne kiliseye yaranabildik
Hıristiyan dünyasının Türkiye'de kilise yapılması konusunda inanılmaz...
Demirel'in ajan suçlaması partimi çok rahatsız etti
Demirel'in ajan suçlaması partimi çok rahatsız etti
Hiç kimse ne Ecevit'in ne de Demirel'in böyle reaksiyon vereceğini...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.