| |
Bush'a fırça atmak, gerekirse posta koymak!
Dünyanın bir ucundan üç saatte geliyorsunuz uçakla, sonra yirmi dakikalık mesafeyi iki buçuk saatte alıyorsunuz. Havaalanından şehre uzanan sahil yolu milim milim ilerliyor. Yol çalışması... NATO toplantısı için asfalt makyajı... Sonra başka bir noktada başka bir asfalt çalışması. E5 kilit. Sürekli bir mayın tarlasına düşme hali. Ne zaman, nerede yakalanacağınız belli değil. Dahası kalıcı çözüm üretmekten çok uzakta. Şimdi, Hıncal Abi kadar vurduğu yerden ses getiren biri değilim. Berlusconi gibi Avrupa'yı takmayan bir lidere İtalyan Havacılığı bitmiş içerikli fırçalar atamam. Başbakan Erdoğan'a da bu şehirde yaşam bitmiş serzenişinde de bulunamam. Ama avazım çıktığı kadar bağırabilirim değil mi? Öyle yaptım zaten. Camları kapatıp "biri lütfen şu amaçsız, zavallı, acı içerisinde debelenen ruhumu ve bedenimi yok etsin" diye bağırdım. NATO toplantısı olmasa bu kadar acı çekmek zorunda kalmayacağız. Yani yıllardır çukurlarla, şeritsiz otobanlara, kalfaların belirlediği viraj eğimlerine alışmış, yuvarlanıp gidiyorduk. Trafikte kardeşin kardeşe yaptığına girmiyorum bile. Oysa bu "yalandan" aman rezil olmayalım girişimi tüm dengeleri alt üst etti. Misafir odası!.. Aynı mantık galiba. Evin en güzel yeri yılda üç beş kez kullanmak üzere misafirlere ayrılır. Evin geri kalanını hak getire. Kendi oturduğumuz, bir ömür tükettiğimiz evimizi bile "yabancıları" memnun etmek üzere kuruyoruz. Aynı refleks sık sık cennet vatanda da karşımıza çıkıyor. Eğer bu yollar sadece ve sadece ağır abiler geliyor diye onarımdan geçiyorsa, sizi bilmem ama ben bunu bir hakaret olarak görürüm. Kaldı ki kalıcı bir onarım olduğundan da pek emin değilim. Üç beş ay sonra akar gibime geliyor o makyaj. Ayrıca, kırmızı tuğla ve demir filizinden oluşan gotik mimarimizi nasıl saklayacaklar? Kendi ülkemde "insan" gibi yaşamam ülkeyi yıllardır yönetenlerin umurunda olmadı hiç. Buna alışkınım. Ancak arada bir sille gibi yüzüme değdiğinde asabileşip "kıllanan adam" haleti ruhiyesine giriyorum. Bu toplantı, mesela Londra'da olsa İngiliz yetkililer, acaba şehre makyaj yapma gereksinimi duyarlar mı? Londralılar'ın yaşam seviyelerini en üst seviyede tutma gereksiniminden başka bir çaba olacağını sanmıyorum. Bush karşıtı gösterilere katılma nedenlerimden biri de bu olabilir. Gelme! Gelme ki ne kadar hıyar yerine konduğumu bilmeyeyim. Bu vesileyle ben de Bush'a fırça ve hatta posta atmış olmanın gururunu yaşıyorum.
|