| |
|
|
Attan indik otomobile bindik
Yaklaşık 500 yıl Osmanlı egemenliği altında yaşayan Bulgaristan'a, karadan gittik. Türkiye ile "259 kilometre" sınırı var. Nüfus, 8 milyon. Ölüm oranı, doğum oranından yüksek. Nüfus artmıyor, azalıyor. Ve nüfus "yaşlı nüfus." Ayrıca kadın nüfusu, erkek nüfusundan fazla.
*** Nüfusun yüzde 80'i "Bulgar." İkinci sırada "Türkler" geliyor. Sonra da "Çingeneler."
*** Din sıralamasında önce "Ortodokslar." Sonra "Müslümanlar." Ardından "Katolikler... Yahudiler... Diğerleri."
*** Siyasi parti sayısı "200." Seçim barajı "yüzde 4." Son seçimde Meclis'e 4 parti girebilmiş. İlginçtir "Komünist Partisi" de var, "Kral İçin Birlik Partisi" de, "Kadınlar Partisi" de. Tabii seçmen artık ne "komünizme" itibar ediyor, ne de "krallığa." Bulgaristan'da hiç yabancılık çekmedik. Zira adım başı bir Türk'e rastladık. Ayrıca, "Bulgarca'daki pek çok kelime, bizim kelimeler." Örneğin... "Ama, doğrama, cam, pervaz, küsur, çorba, çekmece, baklava, pastırma, pirzola, güveç, kavurma..." Ve daha "yüzlercesi." Bir Bulgar bizimle konuşurken "hem, hem" dedi. "Hem öyle, hem böyle" demekmiş.
*** Filibe'de "Mavi Jeans" mağazasının önünde bir Türk'le karşılaştık. Erzurum'dan çıkmış, Filibe'ye gelip, iş kurmuş. "Bravo" dedik, kutladık. Utanarak konuştu. - Bir şey yapmadık ki abi... Dedelerimiz buraya at sırtında gelmiş... Biz ise çok rahat geldik... Otomobille... Dedelerimiz zamanla terk etmişler... Biz ise iş kurduk, terk etmeyeceğiz.
*** Adidas'ın önünden geçerken bir başka Türk'le karşılaştık. Altuğ Özel. Bulgaristan'daki bütün Adidas mağazalarının "başındaki" isim. Unutmadan söyleyelim "Motorola'nın finans müdürü" de Türk, "operasyon müdürü" de. Gerçekten bizimkiler "yerleşmeye gelmişler."
|