| |
Metroseksüel mutlu etmez
Son günlerde İstanbul'da dolaşırken gözüme çarpan bir iki şeyi sizinle paylaşmak isterim...
Beceriksiz mi? Yoksa bencil mi? İçerenköy'deki Carrefour'dayız... Dikkatimi çekti: Fotoğraflarda da gördüğünüz gibi aracını çizgilerin arasına park etmeyen çok sayıda otomobil ve cip vardı. Bu ve diğer araçların içine şöyle bir göz atarsanız... Mesela arka koltuğun üstündeki dergilerden, sahiplerinin en azından lise mezunu kişiler olduğunu tahmin edersiniz. Araca epey para verdiklerine göre fakir insanlar değiller. TV izliyor, büyük olasılıkla sinemaya filan gidiyorlar. Peki bu arkadaşlar niye böyle park ediyor? Birinci olasılık beceriksiz olmaları... İyi de manevra yaparsın, bir zahmet geri gidip, tekrar yanaşırsın. İkinci olasılık diğer insanların haklarını düşünmeyen, kent adabına riayet etmeyen, 'sürüyle yer var, gitsin başka yere park etsin' diye düşünen bencil kişiler olmaları... Bence ikinci şık ağır basıyor. Kremli Erkekler Şu 'metroseksüel' lafını hiç sevmedim. Hadi 'metro'yu anladık; 'kent'e gönderme yapıyor (ki o da gayet sorunlu, çünkü 'metropolis' ana- kent demek.) Peki 'seksüel' nereden çıktı? Alt tarafı amaç; 'modern, bakımlı erkek' demek. Seks kelimesi ne zamandan beri 'bakımlının karşılığı oldu? Neyse... Terim tuttu. Her gün gazetelerde bir haber çıkıyor. Ben de merak ediyordum: Acaba gerçekten tenine menine özen gösteren o kadar çok adam var mı? Geçen akşam Carrefour'daki Sevil Parfümeri'den bir şeyler aldık. Kasaya geldik. O da ne? Tam 5 erkek sırada! Ve hiç kadın yok. Kimi cilt kremi almış, kimi tıraş losyonu. Eskiden erkekler kozmetik dükkânına utana sıkıla girip; sevgililerine, eşlerine hediye alırdı. Ben size bir şey söyleyeyim mi? Bir erkeğin kendine bu kadar dikkat etmesi, teniyle meniyle bu kadar uğraşması hayra alamet değildir. Özellikle de kadınlar için... Hayır! 'Gizli' ya da 'açık' eşcinsellikten söz edecek değilim. Burada ciddi bir 'kendine hayranlık' (narsisizm) görmekteyim. Bu tip 'öz sever' bir erkeğin de kendine körkütük aşık olan 'arızalı' bir kadından başkasını mutlu ettiği görülmemiştir.
'BRANÇ' ZAMANI Osmanlı-Türk geleneği yabancı kelimelere karşı kompleks duymaz . Onları alır, zaman içinde kendi söyleyiş ve yazış tarzına dönüştürür. İşte buna bir örnek... Batılılar'ın 'brunch' dediği kahvaltı ile öğle yemeğinin karışımına Ecevit 'kuşluk vakti yemeği' tabirini önerdi. Tabii ki necip Türk milleti bunu tutmadı. Peki ne oldu dersiniz? İşte Boğaz'ın Anadolu yakasından bir tabela. Vatandaş Frenkçe kelimenin okunuşunu yazmış işi bitirmiş: 'Branç'.
|