| |
Saddam Bush'u yiyor
Sevgili memleketimizde taktisyen ve teorisyen sıkıntısı çekilmez. Amerika'nın Irak'ı işgali öncesinde Türkiye'de yazılan yazılar kitap olarak toplansaydı, dünyanın en ilginç arşivi ortaya çıkardı. Fakat şimdi, Irak'tan bütün dünyaya yayılan "işkence fotoğrafları"nın, Amerikan ve İngiliz faşizminin ipliğini pazara çıkardığı şu günlerde, biraz geriye gidip, bazı saptamalar yapmakta yarar var. Çalıntı olması pek muhtemel üç beş oyla Amerika'ya başkan olan Bay Bush, "Haydi birlikte Irak'a girelim" teklifinde bulunduğunda, Türk düşünürleri(!) ikiye bölündü. Büyük grup, "Türkiye'nin komşu ülkeye girmesinde yarar bulunmadığını", tam tersi başımızı daha da belaya sürükleyeceğini düşündü ve yazdı. Bir yönüyle Türk halkı da böyle hissediyordu. Böylesi bir stratejinin "halk desteği" bulunmuyordu. Savaş çığırtkanları ise, cafcaflı laflarla Irak'a girmemizde büyük "yarar" olduğunu iddia ettiler. Neocon'ların emperyal hayalleri, bunların neo Osmanlı sempatileriyle örtüşüyordu bir miktar. Analizlerinin makyajı ise şuydu: Amerika Irak'da demokrasi götürecekti. Analiz hatasını çıkış noktasında yapıyorlardı. Şöyle ki: Demokrasiden ve insan haklarından nasibini almamış "Neocon avanta çetesi" ile sistemleşmiş Amerikan demokrasisini birbirine karıştırıyorlardı. Amerika'daki demokrasi toplumsal ve tarihsel bir gerçeklikti, Neocon'ların aç gözlü siyaseti ise başka bir gerçeklikti. Bu yüzden savaş çığırtkanları Neocon'ların kucağına oturduklarının farkına varamıyorlardı. Tarihten alıntı yapmakla, tarihi özümsemiş olmak başka şeylerdi. Analiz ederken, örneğin, 1800'ler İngilteresi'nin, göreli olarak dünyanın en gelişmiş demokrasisine sahip olduğu halde, İngiliz kumaşlarının piyasayı tutması için, Hindistan'daki zavallı kumaş dokumacılarının bileklerini kestiğini unutmayacaksın! Tıpkı şimdi NeoCon'cu Bush çetesinin, Irak'ta yaptığı gibi... Saddam alaşağı edildi ama Irak'ta yıllardır demokrasiye susamış halk yığınlarının özgürlük arzuları boğuluyor şimdi... Bu yüzden, El Garib cezaevindeki işkence gerçekliği bizim savaş tellallarının da yüzünde tokat gibi patladı. Irak savaşına Türkiye'nin de dahil olması gerektiğini en fazla savunan gazetecilerin, finansal olarak bağlı bulundukları Holding'in, Amerikan kuvvetlerine kaç dolarlık petrol sattığına bakmak lazım, bütün bunları iyi anlayabilmek için... Türkiye'ye belki de en son taktik ve strateji vazedecek olanlar, en büyük taktisyen kesildiler, göbek bağları açısından... Bir tek Cüneyt Ülsever çıktı özeleştiri yaptı... Helal olsun! Amerika, uluslararası çıkarları doğrultusunda Saddam'ı yıllarca kullandı. Kendini komutan zanneden sersemi kışkırttı, "bir haftada Tahran'a gireceğim" diyecek kadar aptallaştırıp, dünyanın en uzun "yıldırım savaşı"nı başlattı, Irak ile İran'ı birbirine soktu, 2 milyon genç askeri birbirine boğazlattırdı. Milyonlarca sakat insan bıraktı. Ama şimdi, bir savaş esiri olduğu halde Saddam, Bush'u silkemeye başladı, hempası Blair ile birlikte hem de... Çünkü Irak halkını "Saddam'ı arar" hale getirdiler. Tarihin çöp sepeti, Bush ile Blair'i bekliyor. Bizim "savaşçı"larımız ise somonlu-şaraplı, cipli-villalı yaşamlarına devam ediyorlar. Döktürdükleri yaveler ise gazete arşivlerinde... Gazetecilik, maharet, bilgi, önsezi ve kapasite ister, evet! Ama biraz da "yüz" istemez mi?
|