| |
Esbank'a neden el konulmuş!
Dün Fatih Altaylı'nın Zeytinoğlu ailesinden satın aldığı iki villa ile ilgili açıklamasını doyurucu bulmak mümkün değil. Çünkü hala bu evleri kaç bin dolara satın aldığını söylemiyor. Sadece "rayiç bedelinden aldım" diyor. Baştan beri söylediğim gibi, Altaylı'ya "Niye bu villaları satın aldın, senin ev almaya hakkın yoktur" demiyorum ki. Bambaşka bir şey söylüyoruz. Meseleye gazetecilik etiği acısından yaklaşıyoruz ve diyoruz ki; "Kendilerinden şu veya bu fiyata iki villa satın aldığın batık bankacıları hangi nedenle, hangi mantıkla ve hangi anlayışla savundun." Ortaya açıklanması gereken iki nokta çıkıyor: Birincisi şu: Bizzat Altaylı, bankalarına el konulan neredeyse bütün bankacıları ayrım gözetmeden hortumcu ilan ederken, Zeytinoğlu ailesini sistem tarafından batırılmış zavallı insanlar gibi gösteriyor. İkinci nokta da şu ki bu noktanın yanıtını açıkca vermesi neredeyse imkansızdır. Çünkü bu nokta, vicdan ve gazetecilik etiğiyle ilgilidir. Bir alışveriş yapıyorsun, sonra alışverişin kar- şı tarafında bulunan kişileri bütün Türkiye'yi sarsan deprem niteliğindeki bir olayda savunuyorsun. Nitekim, Altaylı bu noktadaki yanlış çizgisini inatla ve ısrarla son yazısında da sürdürdü. Savunmasının inandırıcı olmadığı şuradan belli. Diyorki, "Esbank'a el konulma nedeni hortumculuk değildir" Altaylı dünyadan bi haber. Esbank'a niçin el konulduğunu bile bilmiyor. Yazayım da öğrensin. Esbank'a hortumculuk maddesi olarak nitelendirilen Bankacılık Kanunu'nun 14/3 ve 14/4 maddesine göre el konuldu. Yani BDDK, bankaya el koyarken, "hakim ortağın bankanın kaynaklarını kendi lehine kullandığı" tespitini yapmış. Esbank'ın el konulduğunda bilanço zararı 1.1 milyar dolar. Yani Hazine'ye pek çok bankada gözükmeyen inanılmaz miktarda zarar yüklemiş. Yetmez. BDDK raporlarına göre, Zeytinoğlu Ailesi kendi bankasından doğurudan 478 milyon dolar kaynak kullanmış. Diğer bankalardan kullandığı kredi miktarı ise 190 milyon dolar. Bu da yetmemiş, diğer banka sahipleriyle back-to- back yoluyla bankasını 189,7 milyon dolar zarar uğratmış. Devlet tüm bu alacağın peşine düşmüş. Şimdi bu tabloya rağmen, Altaylı'nın Zeytinoğlu ailesini savunmaya devam ediyor olmasını nasıl açıklayacağız. Bu veriler bile Altaylı'nın konulara nasıl bir çifte standartla yaklaştığını ispat ediyor. Buradaki tutumum batık banka sahip ve yöneticilerini özellikle hırpalamak yargılamak ve suçlamak değildir. Ben zaten baştan beri bütün batık bankacıların aynı kefeye konulmamasını savunuyorum. Gerçekten sahtekarlık yapmış olanlarla, zor duruma düşmüş olanların ayrılmasından yanayım. Topuna birden hortumcu ve hırsız olarak nitelenmesine karşı durdum. Masumiyet karinesini savundum. Hukukun yanında yer aldım. Altını çizmek istediğim esas nokta, Hürriyet yazarı, patronunun iş ortaklarını, kendi arkadaşlarını ve villa aldığı batık bankacıları savunup, patronunun rakibi olanlara saldırmasıdır. Aynı maddeden el konulan bir bankanın patronuna hortumcu, aynı maddeden el konulmuş bir başka banka patronuna "mağdur" demenin mantığı nedir? Altaylı, öfkelendiği insanları hortumcu, hırsız diye yerin dibine sokuyor, villa aldığı, ahbaplık yaptığı, ferrari rallilerinden tanıştığı bir işadamı savunmaya kalkışıyor. Ayıp hem de çok ayıp.
|