| |
Çırpınıyor ama nafile!
Hürriyet yazarı Fatih Altaylı, dünkü köşesinde Zeytinoğlu Ailesi'nden satın aldığı iki adet Ardıçlı villa ile ilgili suyuna tirit bir açıklama yaparken, bize öfkeyle saldırmayı da ihmal etmedi. Önce evlerle ilgili söylediklerine bir bakalım: Diyor ki: "Bir süredir tekerleklerine çomak soktuğum için benimle uğraşıyorlar. Orta üst sınıf gelire mensup ailelerin ev sahibi olduğu bir sitede, herkesle aynı fiyata ve peşin para ödeyerek aldığım 150'şer metrekarelik iki ev için bana haber yolladılar. 'Yazarız ha!' diye... 'Yazmazsanız şerefsizsiniz' diye haber yolladım. Yazdılar. Sanki 15 yıldır basında yöneticilik yapan, köşe yazarlığı yapan, günde 15 saat çalışan bir adamın para kazanıp ev alması anormal bir işmiş gibi... Bu meslekte 5 yıl kalıp, yalı alan, televizyon kanalı alanlar yokmuş gibi.." Böyle savunuyor kendini Altaylı... Tabii asıl konuya değinmeden... Biz şunu söyledik: "Bankasını batıranlardan iki villa satın almışsın... Sonra da bu kişileri savunan yazılar yazmışsın! Bu nasıl bir gazeteciliktir?" dedik. Niye ev satın aldın, demedik ki!.. Türkiye'de ev satın almak serbest!.. Ama büyük bir gazetede herkese dürüstlük, namus vaazları verirken, önüne gelene hortumcu diye saldırırken, ev satın aldığın aileyi savunan yazılar yazmak serbest olamaz. Bunu kimse yutmaz!.. Ya hiç almayacaktın o evleri... Ya da aldıysan, satın aldığın banka batırmış aileyi savunmayacaktın, hiç olmazsa konuşmadan önce biraz düşünürsün, öyle değil mi? Sonra... "Bana iyilerinden iki karpuz verir misin" misali iki villa satın alıyorsun, güle güle otur, gözümüz yok ama birader o villalar da karpuz değil ki! Neymiş, o villalarda "orta üst gelir grubu" oturuyormuş. Orta mı, üst mü bir karar veremedin mi? Kaldı ki, oradaki villaların 150 metrekare olmadığını, Ardıçlı Villalar adresine giren herkes görebilir... Türkiye'de ne zamandan beri, tanesi 300 bin dolardan satılan villalarda "orta gelirliler" oturmaya başladı? Sonra... Biz bu haberi ilk yazdığımızda, "Taksitle almıştım, dava açacağım, mahkemede taksitleri nasıl ödediğimi göstereceğim, çatır çatır da tazminat kazanacağım" demiştin, öyle değil mi? Ne oldu şimdi, "peşin aldığını" söylüyorsun? Taksitle mi aldın, peşin mi aldın, ne zaman aldın, ne kadara aldın, kaç para peşin ödedin, açıklarsan memnun oluruz. Yoksa düşündükçe mi hatırlıyorsun, geçmişi... Hem, hani tazminat davası açacaktın, neden açmıyorsun?.. Aç da görelim bakalım, savcılar ve hakimler senin gibi mi düşünecekler? Öte yandan, aceleyle şalap yap verdiğin örnek de seni kurtarmıyor ne yazık ki... Neymiş, basında 5 yıl kalanlar, yalılar, televizyon kanalları alıyormuş? Ne yani, böyle örnek mi olur? Sui-misal, misal olmaz. Basındaki "tufacı"lar, paragözler ve fırsatçılar zaten mesleğimizin başına yeteri kadar bela olmadılar mı da sen tutmuş onları örnek gösteriyorsun... Biraz, düşünsene yazarken!.. Bir de "isim vermeden" bize saldırmaya kalkışma bir daha... Kimmiş o, SABAH üst yöneticilerinin tehdit ettiği ve şantaj yaptığı ünlü bir banka üst yöneticisi, açıkça yazsana! Hangi bankanın üst yöneticisiymiş, nasıl şantaj yapılmış, kim yapmış, neden gidip adalete başvurmamış, sana nasıl ulaşmış, niye ulaşmış, bunları da cevaplasana... Daha önceden biliyordun da, şimdi kendini haklı göstermek için mi yazıyorsun? Yoksa, o vatandaş kimse, seni şimdi mi arayıp, anlattı başına gelen haksızlığı? Son olarak: Diyorsun ki, "Bunlar Halit Cıngıllıoğlu'na kafayı takmış vaziyetteler. Kimbilir altından hangi olay çıkacak? Cıngıllıoğlu'nun Turgay Ciner'in ayağına hangi işte bastığını birlikte göreceğiz." Merd-i kıptı şecaat arzederken sirkatin söyler misali, yapılan haberlerin altında bir çapanoğlu arıyorsun, değil mi? Gıcıklık, kin, nefret, çekişme, avanta vesaire olmalı hep haberlerin ardında değil mi? Kişi kendi üslubundan bilirmiş diyorum ve noktayı koyuyorum. Çırpınıyorsun ama nafile!..
|