| |
|
|
Fotoğrafını görmek şart mı?
Irak'taki işkence fotoğrafları ortaya çıkınca millet çok şaşırdı: Nasıl olur da olur? Bu şaşkınlık bana iki açıdan tuhaf geliyor: Bir kere, ABD'nin Latin Amerika'daki diktatörlüklere gönderdiği işkence uzmanlarını ne çabuk unuttuk? Bunların temel görevi yerel işkencecilere işin inceliklerini öğretmekti: Öldürmeden en çok acı nasıl verilir? İz bırakmadan işkence nasıl yapılır? Kişinin zayıf noktası nasıl anlaşılır? İkincisi... Sanıyorlar ki teknoloji ilerledikçe, eğitim imkanları geliştikçe işkence azalır ve giderek yok olur. Dolayısıyla 'ileri' ülkelerde işkence olmaz. Keşke! İşkence ancak ona karşı somut, ciddi, kararlı tedbir alarak engellenir. Aklımın almadığı bir başka nokta da şu: Irak'taki işkence fotoğraflarla kanıtlanınca Türkiye'de de bir nefret dalgası yükseldi. Güzel. Ama... Bu ülkede solcusundan sağcısına yüz binlerce insan işkence gördü. Kendilerine yapılanları röportajlarda anlattılar, kitaplar yazdılar. Öte yandan işkenceciler de itiraflarda bulundu. Hüküm giyenler oldu. Benzeri bir nefret dalgası niye yükselmedi? İşkencenin varlığını kabullenmeniz ve ondan nefret duymanız için ille de fotoğrafını mı görmeniz gerekir? Ve hiç kuşkunuz olmasın: Bugün Irak'taki işkenceyi şiddetle kınayanlar arasında bizim işkencecilerimiz de var. Kimi karşıdaki lojmanda yaşıyor, kimi yan komşumuz!
|