| |
|
|
Şampiyonluğa niye sevindim?
İnsan tuttuğu takımın şampiyon olmasına sevinir mi? Elbette! Peki bu sevinci tahlil edebilir mi? Yani parçalara ayırıp, tek tek ele alıp, inceleyebilir mi? Deneyelim: 1) Üçüncü yıldıza sevindim... Bu aslında benim için o kadar önemli değil. Ama ne çare ki böyle bir numara çıkarılıp G.Saray'a üç yıldız verilince... Ezeli rakip olarak siz de almaya mecbursunuz. Rekabetin gereği. 2) Pierre Van Hooijdonk'un hayatında ilk kez bir lig şampiyonluğu görmesine sevindim... Onca yabancı futbolcu gördük. Mesela frikik sihirbazı Sasu'yu unutmadık. Ama hiçbiri Van Hooijdonk kadar futbolculuk, sempatiklik, kendini takıma adama seksen türlü olumlu özelliği bir arada barındırmıyordu. 3) Bir 'fantezi' olarak yılın esprisinin sezon sonunda da 'geçerliliğini' sürdürmesine sevindim... "Üç büyüklerin hepsini şampiyon yapan teknik direktör Lucescu!" 4) Önerdiğim modelin neredeyse bire bir gerçekleşmesine sevindim... Geçen yıl bu köşede defalarca yazdım. F.Bahçe için şampiyonluğun "gerekli" şartı (dikkat: "yeterli" demiyorum) şuydu: Yeteneğini kanıtlamış (tercihen yabancı) bir teknik direktörle anlaşma yaparsın... Hocaya "Kimi istiyorsun" diye sorarsın... Maddi gücün yettiğince o futbolcuları transfer edersin... Takıma rahat, huzurlu olması için elinden gelen yardımı yaparsın... Kimin oynayacağına, taktiğin ne olacağına kesinlikle karışmazsın... Yenilgilerde samimiyetle takımın ve hocanın arkasında durursun... Galibiyetlerde şişinmezsin, havalanmazsın. İşte F.Bahçe'nin şampiyon olması için "gerekli" şartlar buydu. Aziz Yıldırım ve arkadaşları bu şartları 2003-04 sezonunda neredeyse harfi harfine uyguladı. Artık gerisi hocaya, futbolculara ve diğer takımların performansına bağlıydı. Onlar da "ellerinden geleni" yapıca şampiyonluk geldi. 5) Daum için sevindim. Kokaindi mokaindi derken kendini yeniden ispatlaması gerekiyordu. Şimdi... Alt yapısı tamam, sadece Türkiye'de değil Avrupa'nın her yerinde destek verecek müthiş bir taraftar kitlesi ve parası olan bir takımın başında. Yani... Un var, şeker var, yağ var: Eh o da helvayı yapsın artık.
|