| |
|
|
Yeni kıskançlıklar
Ne güzel günlerdi! Ben Boğaziçi'nden gelirdim. Diğeri dükkânını emektar yardımcısına bırakırdı. Bir başkası belediyedeki görevinin bitmesini iple çekerdi. 10-15 satranççıydık. Beşiktaş'ta 'Kamburun Bahçesi'nde toplanırdık. Dışarısı cayır cayır yanarken 40 yıllık çınar ağaçlarının altı püfür püfür olurdu. Bir şamatadır giderdi: İddialar, takılmalar, fıkralar... Dışarıdan bakanlar, "Yahu satranç sessiz sedasız oynanır; bunlar tavlacılara benziyor" derdi. Çok eğlenirdik, çok!
*** Sonra hayat bastırdı. Ben işten başımı kaldıramaz hale geldim. Bahçe de değişti; eski tadı kalmadı. Takım dağıldı. Ama huylu huyundan vazgeçmez işte. Geçenlerde yeni bir dünyaya adım attım. 'gameknot.com'da oynamaya başladım. Aynı anda birçok karşılaşma yapılabiliyor. Rakiplere bakar mısınız: Fransız, Polonyalı, Avustralyalı, Filipinli, Amerikalı... Amerikalı aynı zamanda profesyonel balıkçı. 50 yaşında. Yüzmeyi ve kitap okumayı seviyormuş. Filipinli gayet nazik, şirin notlar yolluyor. Dolaylı yoldan "yavaş oynuyorsun" dedi. Ben de "sıkıcı olduğumu biliyorum ama ne yapayım, yıllardır taşlara elimi sürmüyorum" cevabını verdim. İnternet sayesinde dünya değişiyor. Yeni ilişkiler, yeni tarzlar, yeni arkadaşlıklar do- ğuyor. Ve yeni kıskançlıklar! Benim ikide bir bilgisayarı açıp pozisyonları analiz etmeme Zevcenur hanım kızmaya başladı. "Eve sanal kumalar getirdin" deyip duruyor. Haksız da değil. Zaten bir zamanların güçlü (ve elbette tecrübeli) oyuncularından Bent Larsen de ne demişti: "Satranç şuh bir metrestir!"
|