Döviz açığında yaz ayları tamam ya sonrasını nasıl halledeceğiz?
Yılın iki ayına ait döviz açığımız 3 milyar dolara vardı. Mart ve nisan aylarında da 2'şer milyar dolar daha bunun üzerine binecek. Sonuçta dört ayda 7 milyar dolarlık açığa ulaşmış olacağız. Yılın tümünde böyle giderse 12-13 milyar dolarlık cari açık oluşabilecek. Açığın nisan ayının ikinci yarısındaki bölümü kısmen sorun yarattı, kurlar ve faizler yükseldi. Ancak açık verildiğine ve finanse edildiğine göre, artık geleceğe bakmak gerekli. Gelecekte ise en azından yaz aylarında turizm gelirleri ve işçi dövizlerinin artacak olmasından dolayı cari açığın boyutu düşebilecek. Üstelik kurların yükselmiş olması da, buna yardım edecek. Buraya kadar durum iyi. Ancak sonbahar ve kış ayları geldiğinde, turizm ve işçi gelirleri devre dışı kaldığında, yine yüksek cari açıklarla karşı karşıya kalacağız. Yani cari açıktaki ana trend devam edecek. Açığın nedeni ithalat- Yukarıdaki tabloda yer alan veriler de gösteriyor ki, ithalat arka arkaya iki yıldır hızla artıyor. Artış üçüncü yılında ivme kazanarak devam ediyor. 2001'de 41.4 milyar dolarlık ithalat 2002'de 51.5 milyar dolara, 2003 yılında 68.8 milyar dolara çıkmış. 2002'de 10 milyar dolarlık artış, 2003 yılında 17 milyar dolara varmış. Eğer dört aylık eğilim devam ederse bu yıl ithalat 90 milyar dolara gider ve geçen yıla göre artış 22 milyar doları bulur. Cari açığın yani döviz açığının en büyük nedeni ithalat artışı. İthalat artışını durduramadıktan sonra cari açığı kontrol altına almak en azından kısa vade için söz konusu değil. Uzun vadede ise ihracat artışı, 500 büyük sanayi şirketinin cirolarının yaklaşık yarısını ihracattan sağlamaları, turizm gelirlerinin artarak en azından ihracatın yarısı düzeyine çıkması, yeni bir anlayış ve yapılanmayla turizm gelirlerinin tüm mevsimlere yayılması bir çözüm olabilir. Ancak önümüzdeki aylarda, bir yılda, iki yılda bugünden karar verilse bile, böyle bir yapı değişikliği mümkün değil. O zaman iş dönüp dolaşıp ithalatın kontrol altına alınmasına geliyor. İthalatı kısmak zor- Burada da belli zorluklar var. ihracat daha çok ithal ara mal ve hammadeye bağımlı hale geldi. Bunda düşük kurun da etkisi var. Otomotiv sektörü 5.2 milyar dolarla tekstilden sonra ikinci ana ihracatçı söktör haline geldi. Bu söktör ise üretimde üçte iki oranında yabancı parça kullanıyor. Yapısı gereği de bu oranı tersine çevirmek mümkün değil. O zaman sadece yurtiçi talep değil, otomotiv ihracatının artması da ithalata yansıyor. Petrol fiyatlarının artması yine ithalat rakamını kabartacak. Varil başına 5 dolarlık artışın faturası ise 1 milyar dolar. Üstelik yatırım harcamalarını ve ithalatını kısmak mümkün değil, akılcı da. Çünkü kapasite kullanımları tarihi üst düzeyinde ve Türkiye ekonomisi potansiyel üretim düzeyine varmış. Yeni yatırımların yapılması hem ihracatın geleceği hem de enflasyonla mücadele açısından gerekli. Toplam ithalat içinde yatırım malı ithalatının yüzde 15'ler düzeyinden yeniden yüzde 20'lerin üzerine çıkması lazım. Yatırım artışı da başlamış durumda. Bu da ithalatın düşürülmesini zorlaştırıyor. Daralma nasıl olacak?- Geriye kalan seçeneklerden biri, dışarıdan 10-20 milyar dolarlık yeni bir kaynak sağlamak. Diğer seçenek ise faiz, kur veya vergi artışı ile talebin kısılması ve ekonominin daraltılması. Bu seçeneklerin dışına çıkmak daha büyük cari açık vermek demek. AB etkisiyle bu açık yaz ve sonbahar aylarında finanse edilse bile, sürdürülebilir bir durum değil. İthalat artışı veya cari açık yaz aylarında kısmen düzelse de, büyüme devam ettiği sürece, ana bir sorun olarak kalacak ve mali piyasaları etkilemeyi sürdürecek. 3Sonuç- "Saklanan bütün gerçekler ağılı olurlar" F. Nietzsche
|