|
|
Şiddetli ilk dalgayı atlattık acaba ikinci dalga gelir mi?
Hemen belirtelim ki, ikinci dalganın gelip gelmemesi hükümetin ve Ankara'nın elinde. Nasıl ilk dalganın krize dönüşmemesinde hükümetin attığı adımlar etkiliyse, ikinci dalganın başlayıp başlamayacağını da, Ankara'nın tutumu belirleyecek. Geçen hafta dalgalanma doruk noktasındayken önlemler devreye girdi ve etkili oldu. * Hükümet 2005 sonrasında da IMF ile devam edeceğini açıkladı. * Tartışma konusu olan faiz dışı fazlanın, iç borçları düşürecek düzeyde sürdürülmesi kabul edildi. * Merkez Bankası dövize müdahale etti. 9 milyon dolarlık satış yanında kısa süreli döviz borç verme faizini düşürerek, likidite sıkışıklığını giderdi. * IMF'nin yeni başkanı, "Türkiye krize girmiyor, birlikte çalışmamız sürecek" diyerek net bir destek verdi. * Cari açığın kontrol altına alınması amacıyla kamu bankalarının tüketici kredileri kısıtlandı. * Hazine 2.2 milyar dolarlık 16 Haziran'da itfa edilecek dövize endeksli takas kağıtlarını, döviz cinsi yeni kağıtlarla değiştirmeye karar verdi. Dolayısıyla bankaları bu kadar açık pozisyon riskinden kurtardı ve buradan kur üzerine gelecek baskıları hafifletti. * Önlemlerin sonucu- Ankara'nın önlemleri, piyasaları 11 Mayıs sonrasında yatıştırdı. Dolar 1.300 bin liradan yüzde 20'lik artışla 1.568 bin liraya yükseldi ve oradan gevşemeye başladı. Hazine faizleri yüzde 21.3'ten yüzde 32.5'e çıktı 11 puanlık artıştan sonra yüzde 28-29 bandına indi. 2030 vadeli eurobond 143.5 bin dolardan yüzde 22'lik düşüşle 111.7 bin dolara indi ve haftayı 115.5 bin dolardan kapadı. Borsa 21.123 puandan başladığı düşüşünde yüzde 23.5'lik değer kaybına uğradı ve 16.381'e kadar indi. Hafta sonunu hafif toparlamayla tamamladı. Böylece FED'in faiz artırımı açıklamasıyla başlayan, cari açık ve imam hatip gerginliği ile beslenerek büyüyen mali piyasaların kabarmasında ilk şiddetli dalgayı geride bıraktık. Acaba ikinci dalga gelir mi? * Taşlar bir kez oynadı- Yukarıda belirttiğimiz gibi, yeni bir dalganın gelmesi, gelirse şiddeti ve zamanı büyük ölçüde hükümetin tutumuna ve kendini yeni şartlara uyarlamasına bağlı. İlk dalga atlatılmasına karşılık siyasette ve ekonomide taşlar bir kez yerinden oynadı. Ekonomide geride bıkartığımız balayı döneminde tek başına iktidar, dışarıdan ucuz ve bol sermaye akışı, AB çıpası en etkili üç unsurdu. 1- Şimdi bunlardan ucuz ve bol sermaye avantajını ABD'nin faiz artırımıyla yitiriyoruz. Bunun piyasalara ve ekonomiye ciddi bir etkisi oluyor. 2- Tek başına iktidar avantajında, yaratılan imam hatip gerginliği nedeniyle bir aşınma var. Anayasa'yı değiştirecek meclis çoğunluğuna sahip ve istikrarı yakalamış bir hükümet döneminde bile, devletle anlaşmazlığı nedeniyle siyasi istikrarsızlığa düşebileceğimiz ortaya çıktı. Buradaki güçlü güven azaldı, ama siyasi istikrar umutları henüz tükenmiş değil. 3- AB'den müzakere takvimi alınmasına yönelik umutlarda, Fransa'nın tutumunun ortaya çıkmasından ve Kıbrıs'ta anlaşma sağlanamamasından dolayı kısmen azalma meydana geldi. Bunlara cari açıktaki büyümeyi, kur artışını, enflasyon artışını eklersek beklentilerde belli bir bozulmayı da kabul etmek gerekiyor.
|