4'üncü İktisat Kongresi'nde değişen bir şey var mı?
İktisat Kongresi Cumhuriyet ile birlikte yeni dönemin ekonomik temellerini atmıştır. İzmir'de toplanmasının anlamı da iktisatın bir devlet işi değil, özel sektörün işi olduğunun en büyük kanıtıydı. İktisat Kongresi Türkiye ekonomisinin dışa açılma kararının verildiği kritik bir dönemin ardından, 1981'de gerçekleştirildi. Cumhuriyet dönemi ekonomisinin önemli bir dönüşümüne ışık tuttu. 1992'de yine İzmir'de toplanan 3. İktisat Kongresi'ni ben de izleme fırsatı bulmuştum. Açıkçası bu kogrenin içeriğini pek tutmamıştım. Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal yaptığı konuşmada, Türkiye nüfusunun hızlı çoğalmasına, "Bizi 10 yıl sonra Avrupa'nın 2. büyük ülkesi yapacak" diye savunmuştu. Nüfusun planlamasını savunmak da işadamı Vehbi Koç'a düşmüştü. Vehbi Koç, "Son 10 yılda 11 milyon nüfus artışı ile Türkiye'nin insan varlığına bir Yunanistan kadar nüfus eklenmiş oldu" diyerek, ekonomi ile dengeli bir nüfus artışı olması gerektiğini savunmuştu. O zaman 1200 kişilik kongre salonuna 1500 davetli girmiş ve haziran ayının sıcak günlerinde sağlıklı bir çalışma yapılamamıştı. Nitekim 3. Kongre'den akıllarda kalan sonraki yıllarda, ekonomiye yön veren net bir sonuç çıkmadı. Aradan geçen 14 yıllık dönemin ekonomik performansı da zaten kötü. 5 Haziran tarihli Cumhuriyet gazetesinde kongrenin bu durumunu eleştirmiş ve "Sayı olarak kalabalık olmanın bir anlam ifade etmediğini, hatta aleyhimize çalıştığını ne zaman anlayacağız? Bir 10 yıl sonra mı?" diye sormuştum. Aradan 14 yıl geçti. Türkiye'nin nüfusu Vehbi Koç'un değil, Özal'ın dediği gibi büyüdü. 57 milyondan 71 milyona çıktı ve 14 milyon daha arttı. Türkiye nüfusuna yeni bir Yunanistan daha eklendi. Avrupa'nın en çok nüfusu olan 4. ülkesi durumuna geldik. Ama bu bize avantaj degil dezavantaj olarak yansıyor. AB bu nüfustan çekinerek, Türkiye AB'ye üye olmada hala müzakere takvimi almayı umuyor ve AB kapısında bekliyor. Aynı Türkiye AB trenine zamanında binemediği için ekonomik gelişme açısından Yunanistan ile yarışamıyor. 1990 yılından 2002 yılına Yunanistan kişi başına gelirini 8 bin 222 dolardan 12 bin 138 dolara çıkarırken ve yüzde 50 artırırken, Türkiye 2 bin 712 dolardan 2 bin 610 dolara indi. Zenginleşeceğine fakirleşti. "Türkiye'nin bilgi toplumuna dönüşmesi ve AB üyeliği"nin ana tema olarak tartışıldığı 4. İktisat Kongresi'ne yaklaşık 1500 kişi katıldı. Kalabalıklığın fazla bir şey ifade etmediğini bir kez daha gördük. İlk günden Cumhurbaşkanı-Hükümet gerginliği kongreye yansıdı. Cumhurbaşkanı'nın yemeğine Başbakan, Başbakan'ın davetine de Cumhurbaşkanı katılmadı. Kongrede Dış Ticaret Müşteşarlığı bürokratları, Dış Ticaretten sorumlu Devlet Bakanı yoktu. Merkez Bankası Başkanı da katılmadı. Ancak asıl katılmayan kesim Türk özel sektörüydü. Tanınmış hiçbir işadamı kongrede yoktu. Bir anlamda ekonominin uygulamacı ve büyümeyi sağlayacak tarafı yoktu. Kongre'de sadece kamunun bir bölümü vardı ve bu da kongrenin en önemli eksikliği idi. 1. İktisat Kongresi'nin ana misyonu ile ters idi. Bir başka önemli değişiklik kongrenin bizzat kendisinde yani kongrenin dizayn edilmesinde. Artık çalışma gruplarının hazırladığı o bildirilerin sunulması ve bunun çok az kişiyle tartışılmasının ekonomiye bir yol haritası çıkartamayacağını anlamalıyız. Yol haritası için çok daha gelişmiş yöntemler var . Örneğin arama konferasları. Artık bildiri ortak hazırlansa da arama konferansında sunulabilir ve revize edilebilir. Birde en az 10 yıl arayla düzenlenen böyle tarihi kongrelerde neyin tartışılacağı da ayrı bir arama konferansını gerektiriyor. Örneğin Türkiye-IMF ilişkileri pekala böyle bir kongrenin ana teması olabilirdi. Türkiye, IMF'siz ekonomi politikaları üretmenin ve uygulamanın yol haritasını hazırlamalı. Bu kongrede bu fırsat maalesef kullanılamadı. Artık bu kongre mantığıyla yol haritası hazırlayamayız. Ancak, katılımcıları etkin bir şekilde belirlenen, kamudan olduğu kadar özel kesimden de iştirakin olduğu ve arama konferansı şeklinde düzenlenecek bir kongre yararlı olabilir. 3Sonuç- "Yaz eğirdim, güz eğirdim, bir göbeklik bez eğirdim" Silifke sözü n
|