Şok dışarıdan önlemi içeriden
Finansal piyasalarda ABD'nin faizleri artırma ihtimaliyle başlayan ve yurtiçinde ekonomide ve siyasetteki gelişmelerle beslenerek süren kötüleşme haftanın ilk gününde doruk noktasına çıktı. Hazine faizleri yüzde 33'e, dolar kuru 1.550 bin liraya dayandı. Eurobond'lar hızlı değer kaybını sürdürürken borsa düştü. Her şey bir tarafa, faiz ve döviz yükselişinden hem iç borç stoku hem de bütçe olumsuz etkileniyor. Çünkü borç stokunun yüzde 42'si döviz ve döviz cinsi üzerinden, yüzde 31'i de değişken faizli. Dolayısıyla kur artışı ve faiz artışı kamu borcunun yüzde 73'ünü etkiliyor.
Bütçeye yükü- İş Yatırım'ın yaptığı hesaplamalara göre, döviz kurunda yüzde 10'luk artış kamu borcunun GSMH'ya oranını yüzde 3.5 artırıyor. Merkez Bankası'nın döviz rezervi de dikkate alındığında, yüzde 10'luk kur artışının net kamu borcunun GSMH'ya oranını yüzde 2.1 artırıyor. Borç stoku giderek kabarmış oluyor. İki puanlık artış, kamunun yıllık borç servisini 1.8 milyar dolar artırıyor. Faizlerin yüzde 10 yükselmesi de, yıllık borç sevrisini 1.3 milyar dolar yükseltiyor. Bu durumda döviz ve faiz artışından kaynaklanan yıllık borç servisi yükü 3.1 milyar dolara çıkıyor. Bu da, GSMH'nın yüzde 1.1'ini oluşturuyor. Hesaplamalar elbette fiyat hareketlerinin bugünkü düzeylerde kalması halinde geçerli. Kur artışı yüzde 20'ye, faiz artışı da yüzde 20 olursa, yapacağı olumsuz etki katlanıyor. Reel-finansal farkı kapandı- Döviz kurundaki yükselme, faizdeki sıçrama hükümetin ekonomideki işini güçleştiriyor. AKP'nin iktidara geldiği Kasım 2002'den Nisan 2004'e kadar geçen 1.5 yılda özellikle finansal piyasalar dünyadaki bol likiditenin, dışarıdan kolay borçlanmanın, yurtiçine para girişinin etkisiyle tam bir balayı dönemi yaşamıştı. Önce kurlar geriledi, kurların gerilemesi enflasyonu ve faizi aşağı aşağı çekti. Merkez Bankası da faiz düşürünce parlak bir ekonomik performans ortaya çıktı. Ancak finansal piyasalardaki bu balayıya reel kesim tam eşlik edemedi. Ekonominin üretim cephesinde işler o kadar iyi değildi. Şimdi finansal kesimin kötüleşmeyisle bu farklılık ortadan kalkıyor. Hükümet küçümsedi- Hükümet ise şimdiye kadarki piyasa hareketini küçümser göründü. Bu da piyasa güveninin kaybolmasına yol açtı. IMF ile ilişkilerin geleceğini sallantıda bıraktılar. Faiz dışı fazlanın önemini azalttılar. Cari açık, enflasyonun artışa geçmesi, siyasi gerginlik gibi içeriden kaynaklanan siyasi ve ekonomik nedenlere karşı şimdiye kadar kayıtsız kaldılar. İçeriden kaynaklanan bu sorunların çözümü iç kaynaklı ve büyük oranda hükümetin elinde. Dış kaynaklı şoka karşı ise tam bir önlem söz konusu değil. Yapılabilecekler sınırlı. Bu dalgaya karşı hükümetin içerideki asıl koruyucusu ve alacağı önlem, bütçede verilecek faiz dışı fazlaydı. Dışarıdan gelen şokun etkisini azaltmak için verilen faiz dışı fazlayı artırmak yerine, bunun indirilmesi tartışmaya başladı. Artık ekonomide hükümetin işi daha zor. Balayı dönemi bitti, hayatın gerçekleri başladı. Gerçek performansı ve becerisi bundan sonra test edilecek. Sonuç- "Ayını yitirdin, bıyığını yitirdin, sür gitsin yokuşa" Afyon Sözü
|