Tez ve antitezlerle Sabetaycılık olayı!
İttihat ve Terakki'den beri bıkmadık şu Sabetaycılar'ı tartışmaktan.. Eskiden Cevat Rifat Atilhan bu işin başını çekerdi, bugünlerde bayrağı Yalçın Küçük devralmış görünüyor. İslamcılarımızın ise bir ara değişmez ana gündemiydi bu mevzu.. Tam "unutuldu" derken 2004 yılında nisan yağmurlarının tam ortasında yeniden patlak verdi Sabetaycılık tartışması.. Yine "büyük tezler" ortaya atılıyor, yine "dehşetengiz komplolar" üretiliyor.. Yıllardır Sabetaycılar üzerinden anlatılan "öcü masalları"na maruz kalmışlığımın bıkkınlığıyla bu balona bir iğne batırmanın zamanı geldi diye düşündüm, hemen "tezler"i ve "antitezler"i ardı ardına sıraladım. Ortaya bana göre basit, yalın gerçekler çıktı: TEZ: Sabetaycılar iki kimlikli ve iki dinlidirler.. ANTİTEZ: Sana ne! TEZ: Sabetaycılar çok güçlüdür. En tepeleri ele geçirmişlerdir. Eğitimli ve zengindirler. Türkiye'ye istedikleri gibi yön vermektedirler.. ANTİTEZ: Başkalarının gücünden yakınarak kendi acizliğine bir gerekçe oluşturmak yerine sen de eğitim al, sen de örgütlen, sen de güçlen. Elini tutan mı var? TEZ: Alkent'te bir daire kiraladılar. Orada ayin yapıyorlar. ANTİTEZ: İbadet özgürlüğünü ne çabuk unuttun? TEZ: Ama benim ibadetime, inancıma karışılıyor, onlarınkine müdahale eden yok. Bana baskı uygulanıyor, ona ise sınırsız özgürlük tanınıyor. ANTİTEZ: Ne yani, sana müdahale ediliyor diye onlara da mı müdahale edilsin. Sana yönelen baskılara karşı mücadele edeceğine, "Madem ben baskı görüyorum, o halde herkese karşı baskı yapılmalı" mı diyorsun? Peki "mücadele ahlakı" diye bir şey yok mu? TEZ: Ben onların inançlarına karışmıyorum. Benim söylediğim onların hangi inanca sahip olduklarını açıkça ortaya koyup, iki dinli olmaktan vazgeçmeleri. ANTİTEZ: Bir kişi ister iki dinli olur, ister tek dinli. Hem "hiç kimse benim din anlayışıma karışamaz, nasıl istiyorsam öyle inanırım" diyeceksin, hem de başkalarının nasıl inanmaları gerektiği konusunda oturup ahkam keseceksin. Böyle şey olur mu? Kur'an, "Senin dinin sana, benim dinim bana" demiyor mu? TEZ: Sabetaycılar hem Müslüman olduklarını söylüyorlar, hem de gizlice Yahudi inanışına göre hareket ediyorlar. Müslüman mı, Yahudi mi olduklarına karar versinler ve sonra bunu çıkıp topluma açıklasınlar! ANTİTEZ: Sen adamın dininin zabıt katibi misin? İster gizli Yahudi olur, ister açık Müslüman. Bu bizi ne ilgilendirir. "Hiç kimse inancını açıklamak zorunda değildir" cümlesi, en temel insan hakkıdır, unuttun mu? TEZ: İyi ama Müslüman olarak gözüküp, benim dinimin aleyhine işler çeviriyor. ANTİTEZ: Bir adamın senin dininin aleyhine işler çevirmesi için ille de "iki dinli" olması mı gerekiyor? Dindarların önüne türlü engeller çıkaranların hepsi "iki dinli" mi? TEZ: Başımıza gelen felaketler Sabetaycılar'ın faaliyetinden kaynaklanıyor. Onlar olmasa biz çok daha iyi durumda olurduk. ANTİTEZ: Başına gelen felaketlerin nedenini öğrenmek için aynaya bakmalısın. Sorumluluğu başkalarının üzerine atmak insana rahatlık verir, bunu anlıyorum. Ama artık rahatın kaçmalı! Unutma ki diriliş, rahatı kaçan adamlar sayesinde gerçekleşir!
|