Yukarı tükürsen bıyık
Sonunda beklenen oldu. Ligde yaşanan gerilim, kavgaya dönüştü. "İstenmeyen görüntüler"in yaşandığı karşılaşma Bursaspor-Çaykur Rizespor... Devre arasında soyunma odası koridorlarındaki arbede ve maçın yan hakeminin 55. dakikada yaralanması bir yana, hakem Cüneyt Çakır'ın işaret etmesine rağmen 3 numaralı anonsun yapılmaması... Ve ortaya ilginç bir sonuç çıktı. İlk yarıda Çaykur Rize 2-0 önde, ama maçı ikinci yarıda attığı gollerle Bursaspor 4-2 kazandı.
Haftalardır yazılanlar, çizilenler ve yapılan iddialar bu sonucu doğurdu. Bu maçta Bursasporlu veya Çaykur Rizesporlu futbolcuları hemen suçlamak yanlış olur. Bursa çok güzel bir futbol oynamış ve maçı haketmiş olabilir. Ama saha dışında yaşanan etkenler maçın skoruna tesir etti mi? Kritik soru bu. Çaykur Rizesporlular'a göre maça değil savaşa gittiler. Bursasporlular galibiyeti hakettiklerini ve Çaykur Rizesporlu futbolcuların olayları tahrik ettiklerini söylüyorlar. Hangisi doğru söylüyor?
Kalan son iki haftada düşme potasındaki takımların maçları, tabiri caizse "hedefsiz" ekiplerle. Şimdi sorun şu: Sahaya çıkıp oynayan futbolcuya "teşvik primi aldı" suçlaması yapılabilir. Kötü futbol oynayan, sezon sonu geldiği için kendini fazla sıkmayan oyuncu "Bak hatır şikesi yapıyor" veya "Rakipten teşvik primini almış" suçlaması ile karşı karşıya kalabilir. Yani aşağıya tükürsen sakal, yukarıya tükürsen bıyık, hatta yana tükürsen favori!
Avrupa'da neler oluyor? Şaibe iddaalarının sadece bizde olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Dış Haberler Sorumlumuz Galip Ercan Öztürk iki olay anlattı. İlki Bundesliga'da. Werder Bremen, Hamburg'u bitime 2 hafta kala 6-0 yenerek en yakın rakibiyle arasındaki puan farkını 6'da tuttu. 1992-93 sezonunda, yani Werder Bremen'in bundan önceki son şampiyonluğunda yine bitime iki hafta kala Hamburg'u 5-0 yenmiş. Almanya bu olayla çalkalanıyormuş. Hatta Hamburg'un teknik direktörü Toppmöller, sahaya yedek kadro ile çıkmış.
Anlayacağınız adamlar 10 yıl önceki bir olayın tekrarlanması yüzünden ortalığı birbirine katıyorlar. Bizimkiler gözümüzün önündeki olaylara seyirci kalabiliyor.
İkinci olay Çek Cumhuriyeti'nde patlamış. Synot takımının bir yöneticisi, bir yardımcı hakeme rüşvet verirken bir benzin istasyonunda yakalanmış. Yardıncı hakem, Synot'un Mart ayında Sparta Prag'ı 2-0 yendiği maçta görevliymiş. Yıllardır içerisine girmeye çalıştığımız Avrupa Birliği'nde bunlar dönüyor. Ha, Avrupa öyle yapıyor diye biz de yapmak zorunda mıyız? Hayır. Ama Avrupa'da bizdeki gibi sessiz kalmıyorlar, cezasını da veriyorlar.
Düşme hattından zararlı çıkan takım İstanbulspor oldu. Galatasaray'dan 1 puan aldı ama rakipleri galip gelince 2 puan kaybetti. Karşılaşma 2-2 olduktan sonra son dakikalarda Aytekin'in kaleci Mondragon'la karşı karşıya kalmasına rağmen şut atmak yerine geriye dönmesinin hiçbir anlamı yoktu. Teknik direktör Aykut Kocaman pozisyon sonrası çok düşünceliydi. Aytekin tecrübeli bir oyuncu. Ama maçın son dakikalarında böyle bir pozisyonda heyecanlanmaması ve golü bulup takımını sıkıntıdan kurtarması gerekiyordu, yapamadı.
|