Vezir fedası
Satrançta tahtada her yöne limitsiz hareket edebilen tek taş, dolayısıyla en kuvvetli taş vezirdir. Çapraz ve düz gidebildiği için tahtadaki en kudretli taştır. Ancak rakip, onu aldığı zaman oyun bitmez. Rakip, şahı ele geçirdiği zaman oyun biter. (O zaman neden şah en güçlü taş olamıyor?) Galatasaray'daki kongre yarışını da bir satranç maçı gibi düşünelim. Bir tarafta Özhan Canaydın, karşı tarafta diğer başkan adayları. Canaydın, vezirini kaybetti. Fatih Terim, Canaydın'ın elindeki en kudretli taştı. Ondan önce diğer değerli taşlar gitmişti zaten. Fil değerinde lig şampiyonluğunu kaybetti, ardından at değerindeki Türkiye Kupası'nı... Son olarak kale değerinde UEFA Kupası kalmıştı. Onu da kaybedince gücü iyice zayıfladı. Oyun tahtasında artık birkaç piyon, vezir Fatih Terim ve şah Özhan Canaydın kalmıştı. Canaydın, uzun zamandır oyun gereği vezirini, yani Fatih Terim'i de koruyordu. Ancak bu korumayı bıraktı, hatta onu feda etti. Satrancın ilginç bir kuralı vardır. Piyon, tahtanın son sırasına geldiğinde herhangi bir taşın yerine geçebilir, yani isterse vezir bile olabilir. Önemli olan onu oraya götürebilmektir. Tahtada bir tarafın sadece şahı ve piyonları kaldığında yapması gereken şey, bir, belki de birden fazla vezir çıkartmaktır. Şimdi Özhan Canaydın, oyuna devam edebilmek, yeni bir vezir çıkartabilmek için kendini korumak zorunda. Ama vezirsiz bir şah kendini kolay kolay koruyamaz. Çok dikkatli hamleler yapması gerekir. Bakalım Canaydın'ın vezir fedası işe yarayacak mı? Seçimi kazanıp elinde kalan birkaç piyondan yeniden vezir yapabilecek mi? Yoksa seçimde rakipler bütün taşlarıyla saldırıp, Canaydın'ı mat mı edecek? Bekleyip göreceğiz... Şafak "Doğan" güneş! Ersun Yanal'a ciddi bir rakip çıktı. 2001- 02 sezonunda başına geldiği Malatyaspor'u önce küme düşmekten kurtaran, ardından tarihinde ilk kez UEFA Kupası'na taşıyan Ziya Doğan, bu takımda hedeflerin azalması üzerine Trabzonspor'a geçti. Trabzonspor, ciddi hedefleri olan bir takım. Ama üst üste 3 yenilgi, Trabzonspor'u dağıtmıştı. Doğan gelişiyle birlikte takımı toparladı. 5 haftada 13 puanla sadece Şampiyonlar Ligi değil, şampiyonluk havasına da soktu. Malatyaspor'da bir ilki başaran Doğan, Trabzon'u ilk ikiye sokabilirse yine bir ilki gerçekleştirecek, tarihinde ilk kez Şampiyonlar Ligi'ne götürecek. Cumartesi akşamı bir kez daha Van Hooijdonk gerçeğini gördük. Rakip, adeta Fenerbahçe'yi ezdi, hamur gibi yoğurdu. Buna rağmen bir gol bile atamadı. Çünkü kalede Recep ile beraber Van Hooijdonk vardı! Valla bu hafta Van Hooijdonk'a TOP- 10'da hem forvet, hem de savunma puanı mı versek diye çok düşündük! Öte yandan bu maçla Gençlerbirliği'ne olan güvenimiz de arttı. İspanyollar şu ana kadar Trabzonspor, Galatasaray ve Gaziantepspor'u UEFA Kupası'nın dışına itti. Bakarsınız, Allah'ın hakkı dörttür! Bu kez İspanyollara gereken dersi Gençlerbirliği verebilir. (İngilizler, Portekizliler, İtalyanlar ondan ücretsiz futbol dersi almıştı!) Sürpriz Diyarbakır'da çıktı Haftanın sürpriz sonucu Diyarbakır'da idi. Çaykur Rize'nin teknik direktörü Yılmaz Vural maç sonrası küme düşme hattıyla ilgili bir soru soran Lig TV muhabirine, "Çaykur Rize'nin küme düşme ile ilgisi yoktu ki zaten" dedi. Hocam, göreve geldikten sonra deplasmanda Malatya ve Diyarbakır gibi takımları devirmişsin, konuşmak hakkın tabii. Ama bitime de "taş gibi" bir 10 hafta var. Önünde de zor maçlar... Ligin altı o kadar karışık ki, iki yenilgi ile düşme hattı "merhaba" deyiverir, dikkat etmek lazım.
|