Taksim'den Üsküdar'a el sallayabilir misiniz?
Onca yıl, çoluk çocuk, sevgilerinden hiçbir şey götürmemiş. Telefonda, biri Avrupa diğeri Anadolu yakasında birbirlerini gördüklerini iddia ediyorlar
Bir kilo sotelik kuzu eti alacaksınız. Kısık ateşte, tercihen mısırözü yağı ile çevireceksiniz. Etin zaten kendi yağı var, bir süre sonra kendi yağında pişmeye başlıyor. Suyunu çekene kadar pişireceksiniz. Tuzu unutmayın tabii, 1 yemek kaşığı yeter. Sonra bolca yeşil soğan, öyle bir iki demet değil, daha da bol... Küçük küçük kıyın. 2 domatesle birlikte çevirin. Aman ha domatesler erimesin öyle ateşte. Sonra ete ekleyin. Peki baharat? Karabiber, kırmızı biber, kekik kıyılmış sarımsak ve bir de reyhan, tadına da kokusuna da güzellik katsın diye... Telefonun ucundaki yumuşacık ses öylesine güzel anlatıyor ki, canım çekiyor. Yemeğin adı nedir peki? Karşımdaki adam gülümsüyor, pek bir gururlu. "Soğanlı kuzu eti" diye cevap veriyor, "Özleyiş Hanım'ın özel tarifi." Özleyiş Hanım'a teşekkür ettikten sonra telefonu karşımdaki adama uzatıyorum. Yüzünde güller açıyor adeta. Konuşuyor konuşuyorlar.
Bir ara adam yüzünü cama çeviriyor, İstanbul'u Avrupa yakasında bir yerlerde yükseklerden görüyoruz. - Sen neredesin? - Üsküdar'da mısın? - Evet, tabii ki sana bakıyorum, taa buralardan. - Görüyorum elbette, oralardasın. Adam bir anda beni fark ediyor. Hay aksi, keşke bir anda görünmez olsam, gizlice izlesem onları, konuşmalarını dinlesem. Belki uzun yıllar evli kalabilmenin sırrını keşfederim. Belki onca işin arasında, sevdiğiniz kişiyle konuşmanın önemini not alırım kenara köşeye. - Görmüyorum canım, nasıl göreyim buralardan? - Kapatıyorum, görüşürüz hanım.
Hadi bakalım sırf senin yüzünden Balçiçek. Adam ne güzel karısıyla konuşuyordu... Karşımdaki bu mavi gözlü adam İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Kadir Topbaş. Telefonda hiç tanımadığı birine yani bana (Sırf yemek yapmayı yeni tarifler öğrenmeyi seviyorum diye) uzun uzun soğanlı kuzu etini nasıl yapacağımı anlatan yumuşak ses ise 30 yıllık karısı Özleyiş Topbaş. "Otuz yıl" diyorum, dile kolay. Onca yıl, çoluk çocuk sevgilerinden hiçbir şey götürmemiş. Hala telefonda, biri Avrupa diğeri Anadolu yakasında birbirlerini gördüklerini iddia ediyorlar. Tersine inandıramazsınız onları, biri Taksim'de diğeri Üsküdar'da, birbirlerine el salladılar diyorum. Kadir Topbaş'ın seçim bürosundayım. Bir koşuşturma sormayın. Geçen hafta Mustafa Sarıgül'ün ofisindeydim. Manzara tıpatıp aynı. Yeni projeler, seçim gezileri, fikirler, röportajlar...
Her şey havada uçuşuyor adeta. Kadir Topbaş bir gün önce bürodaki çalışma arkadaşlarına "Niye eve gidiyoruz ki, bari burada kalalım" diye bir öneri getirmiş. "Özleyiş Topbaş memnun mu bu tempodan?" diye soruyorum. Özleyiş Hanım alışıkmış ama bir şartı varmış, başkan yediğine dikkat edecek. Mümkünse sebze yiyecek. Üstüne de tabii ki Saray Muhallebicisi'nden aşure... Kim ne derse desin, seçim koşuşturmasını seviyorum. Üstüne üstlük politikadan son derece soğumama, benim gibi düşünen siyasetçileri özlememe rağmen bayraklar, bilboardllar, broşürler... İş yaratıyorlar bir kere...
Kadir Topbaş'ın aday olduktan sonra havaalanında nasıl karşılandığını gördünüz mü? İğne atsanız yere düşmezdi. Peki bir de seçilirse ne olacak? Siz tebrik kabul etmekten çalışamazsınız diye takılıyorum. Vallahi 6 ay sürer, millete teşekkür edip, konuk ağırlamak, malum biz sıcakkanlı bir milletiz. "Doğru söylüyorsunuz" diyor, "Büyük zaman kaybı, halbuki hemen işe başlamak gerek."
*** Özleyiş Topbaş'ın Soğanlı Kuzu Eti'ni öneririm. Çok leziz. Soğanı bol koyun ama. Bugün laf yemekten açıldı yemekle bitirelim bari. Arman Kırım ismini bilir misiniz? Hatırlayamadınız mı? Mor İnek desem? Arman Hoca yine bir mor ineklik yapmış ve müthiş bir kitap yazmış. İsmi "Tazesi Makbuldür". Arman Hoca tüm sıfatlarının yanı sıra harika bir aşçı. Türk Mutfağı'nın gelişimi hakkında olumlu şeyler düşünmüyor, "Gerileme dönemi yaşıyoruz" diyor ve ekliyor, "Yeni akım Türk Mutfağı'nı yaratmak zorundayız." Nasıl mı olacak? Bugün yerim dar, ayrıntılar ve tarifler önümüzdeki hafta...
|