|
|
|
|
Dizilerimle reytingi garantilerim
Dizi film deyince, akla gelen ilk isimlerden biri olan Nuran Devres, yazdığı entrika dolu senaryolarla TV yöneticilerine reyting rekorunu garanti ediyor
Aşk, entrika, intikam örülü hikayeleriyle dizi izleyicisini ekran başına çekmeyi başaran bir isim Nuran Devres. Bugüne kadar senaryosunu yazdığı 40'a yakın dizide, özellikle yarattığı kötü ve entrikacı karakterlerle izleyiciyi ekran başına bağladı ve dizileri reyting rekorları kırdı. Onun dizilerinde oynayanlardan kimileri ününe ün katarken, kimileri de bu dizilerle yıldız oldu. En son daha ilk bölümüyle televizyon tarihinin en iyi reytingini alan "Melekler Adası" dizisinin heyecanını yaşayan Devres ile entrika, aşk ve reyting üzerine konuştuk.
* Entrikalar kraliçesi olarak tanımlanmak sizi mutlu mu ediyor, yoksa rahatsız mı? Hiç rahatsız etmiyor aksine çok mutlu oluyorum. Komplo teorilerini seviyorum. Dizilerde entrika yaratmayı seviyorum çünkü halk da seviyor. Entrika sürpriz de demek. Beklenenin dışında hiç beklenilmeyen şeylerin ortaya çıkması seyircinin hoşuna gidiyor. Onları şaşırtmak da benim hoşuma gidiyor. Ayıca bana "Entrikalar kraliçesi" denmesine de bayılıyorum.
* Bugüne kadar kaç dizinin senaryosunu yazdınız? 40'ın üzerinde dizi yazdım. İlk dizim "Kanun Savaşçıları" polisiyeydi. Küçüklüğümden beri esrarengiz olaylar, gerilim ilgimi çekerdi. Bu konuları yazmaktan da çok keyif alıyordum. Ağdalı melodramlar, gözyaşı bunlar bana göre değil.
* Entrika gerçekte hayatta vardır ama herkes yapmadığını iddia eder... Kötü bir şeymiş gibi. Entrikacı olmak başka ama yazmak başka. Ben hiç entrikacı değilimdir.
* Size göre entrikanın tanımı nedir? İstediğine ulaşmak için fizik gücünü değil, kafanı kullanmak. Karşındaki insanları kendi isteğin doğrultusunda hareket etmelerini sağlamak için zihninle formüller bulup, onları yönlendirmek. Aslına bakarsak matematik işi.
* Sizin yazdığınız dizilerde çok fazla entrikacı var. Üstelik siz aynı anda beş diziye birden senaryo yazabiliyorsunuz, kafanız karışmıyor mu? Daha kendimi kontrol etmesem yazdığım tüm karakterleri entrikacı yaparım. Karakterlerimin hepsinin ayrı bir özelliği olduğu için kafam karışmıyor. Sadece izleyenlerin kafasını karıştırmamak için en az iki kişiyi entrikacı yapıyorum. Çünkü bana göre iyi karakterler çok sıkıcı.
* Bu tür şeyleri yazan kadından korkuyorlar mı? Ben hayatın her anının keyfini çıkartan biriyim. Beni o yüzden zaten tanırlar. Ayrıca çok ödleğimdir. Evde yalnız yaşıyorum ve aklıma hep korkunç şeyler gelir. Korku filmlerinden çok korkarım ama yine de seyrederim.
* Yazdığınız dizilerin hemen hepsi reyting rekorları kırıyor. Nasıl oluyor bu? Her şeyden önce ne yazsam, diye hiç düşünmüyorum. O kendiliğinden şekilleniyor. Aklıma gelen fikri bilgisaraya yazıyorum. Bazen bir iki bölümün senaryosunu yazıp ya kanala ya da yapımcıya götürüyorum. Hiç senaryo yazmadan da "İnandığım bir projem var, bunu yapalım" dediğim de oluyor.
* Kanal yöneticileri ve yapımcılar da hemen ikna oluyor mu? Oluyor çünkü ben reyting garantisini veriyorum. Ben hiç bir zaman "Bizim dizimiz çok iyi ama reyting almıyor" demedim. Ama yazdığım dizilerin arasından "Aşk ve Gurur" sipariş bir işti. "Reyting önemli değil, prestij işi istiyoruz" dediler. Ona uygun kaliteli bir iş yaptım. Yani bizde her siparişe göre elbise bulunuyor.
* Siz bütün dizileri izliyor musunuz? Hepsini izliyor ve reytinglerini takip ediyorum.
* Peki, Türk halkı ne tür dizi izlemekten hoşlanıyor? Aslında her türün iyisi tutuyor. Mesela halk, ağa, köy, aşiret dizilerinden artık bıktı. Gerçi onun da iyisi çekilse ona da ilgi gösterir. Ama şimdi kente dönüş var. Kaliteli ve varlıklı ile yokluk içindeki insan hikayeleri (Bir İstanbul Masalı'nda olduğu gibi) çok tutuyor. Ancak şu anda benim yazdığım "Melekler Adası" türünden bir dizi yok. Konusu da piyasadaki dizilerden çok farklı.
* Diziyi yazmaya başladığınızda sonunu da biliyor musunuz? Kafamdaki bir düşünceyle senaryoyu yazmaya başlıyorum. Aklımda dizinin sonuyla ilgili bir fikir oluyor ama gelişen olaylardan sonra ilk baştaki düşüncem tamamen değişiyor. Aklıma sürekli başka şeyler geliyor. Geçtiğimiz yıllarda yazarken sanki dublajdaymışım gibi kendi kendime oynadığımı keşfettim. Zavallı eve gelen hizmetçi kadın ilk zamanlar o halimden bayağı tırsıyordu.
* Dizinin tutmasında oyuncuların ne kadar payı var sizce? Gözümde oynayan kişiyi canlandırınca daha rahat yazıyorum. Zaten oyuncu kastı belli olduktan sonra iş sular seller gibi gidiyor. Mesela son dizimde Nurgül'le Hande'yi düşündüğüm zaman, saç modelinden giyimine kadar her şey gözümün önüne geliyor. Karakterlerin ağzına o lafları verdiğimde de lap diye oturuyor. Bunun dışında kurgu çok önemli. Dizi senaryosu konusunda tekniğim çok kuvvetli. Matematiksel kurguyla birlikte hayal gücünü koyduğunda doğru sonuçlar alabiliyorsunuz.
* Tutan her iş iyi midir? Eğer ben yazmadıysam hayır. Yazmadığım diziler arasında "Nasıl oldu da tuttu" dediğim çok iş olmuştur. Ben kalitesiz iş yapamıyorum. Ne kafam, ne eğitimim ne de kültür düzeyim buna izin vermiyor. Mesela D grubuna uygun iş yapamam. Ben kendimi kaliteli yapmamak için tutuyorum.
* Reytingler sizi ilgilendiriyor mu? Hem de nasıl. Melekler Adası'nın ilk bölümünün yayınlandığı gün sabaha kadar uyumadım. Beklentimi yüksek tutmamaya çalıştım bozum olmayayım diye ama diziden çok emindim. Bunun için de yapımcımla reyting anlaşması yaptım. Yani reytinge göre para alacaktım. Mesela bu dizi ortalama reyting alsaydı, alacağım para yerlerde sürünürdü. Ama ben tüm kanallarla hep reyting anlaşmasına hazırım. Çünkü çok güvendiğim bir şeyi öneririm o da mutlaka iyi sonuçlar alır.
* Nerede yazdığınızın önemi var mı? Çok önemi var. Mutlaka evimde, sessiz bir ortamda olmalıyım. Sabah 12'de başlayıp gece 03'e kadar yazınca iyi iş çıkarıyorum. Hele üç gün evden çıkmadan yazınca çok daha iyi iş çıkıyor.
* Sinema filmi senaryosu yazmak ister misiniz? Sinemayla ilgili bir hayalim yok. Ayrıca para pul da getirmez. Ben korku senaryosu yazmayı ve onu da Taylan Biraderler'in çekmesini istiyorum.
Türkiye'nin ilk kadın spikeri Aynı zamanda Türk televizyon tarihinin ilk kadın spikeri ünvanını da taşıyan Devres, çocukken Belçika'da izlediği televizyondaki spikerlerden etkilenerek bu mesleği seçmiş. Hatta o yıllarda Türkiye'ye döndüklerinde daha ortada TRT bile yokken o "Büyüyünce ne olacaksın?" sorularına "Spiker olacağım" diye cevap veriyormuş. Daha ortada televizyon yokken bu iddiaları herkesi güldürse de, kafasanı koyduğunu yapmış ve yüzlerce kişi arasından seçilerek Türk televizyonlarında ilk anonsu yapan spiker olarak tarihe geçmiş. Ancak TRT onun bu ilk anons kasetini kaybedince, bundan 15 yıl önce kendisini çağırarak bir daha aynı anonsu yaptırmışlar.
Dilek Sancılı
|
|
|
|
|
|
|
|
|